-Bilançoları okudum, tablo iç açıcı değil

Türkiye ekonomisi bir süredir ciddi bir belirsizlik ve dalgalanma içinde. Bu sürecin sanayiye nasıl yansıdığını gözlemliyorsunuz? Eskişehir sanayisi özelinde son dönemde nasıl bir tablo var?

Sanayicilerimiz özellikle son bir buçuk yıldır enflasyonla mücadelede ciddi bir süreç yaşadı. Yeni metotlar keşfetmeye çalışıyoruz. Oldukça zor bir süreç… Büyük ve küçük firmaların finansmana erişimde ciddi sorunları oluyor. Bırakın şirketleri, bir tarafı kamu olan işletmelerin bile krediye erişim de ciddi sorunları bulunuyor. 300 milyon TL istiyorsunuz, banka “10 milyon ya da 20 milyon verebiliriz” diyor. Bu da işimizi görmüyor. Geçtiğimiz günlerde çok büyük firmaların bilançolarını izleme fırsatım oldu. Hepsinde çok ciddi zararlar var. Bu sürdürülebilir durum değil. Acilen finansman giderlerinin kontrol altına alınmasına ihtiyacımız var. İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı 1’nci ve 2’nci 500’e baktığımız zaman da neredeyse şirketlerin tamamına yakını karlarını finansman giderlerine ayırmak durumunda kalmış. İlk 500’deki firmaların yüzde 97’i karları finansmana gitmiş.

-Birçok firma yükümlüklerini yerine getirmekte zorlanıyor

İnanıyoruz ki önümüzdeki dönemlerde bu sıkıntıları bitirip, işimize bakacağız. Biraz da para kazanmamız lazım. Son dönemler de birçok firma faturalarını ödemede ve yükümlülüklerini yerine getirmekte zorluk çekiyor. Hiç maaşlarını aksatmayan firmaların maaşları aksattığını görüyorum. Umarız ilerleyen dönemde aşmış oluruz. Çünkü Türkiye dinamik bir yapıya sahip. Ekonomisi de böyle. Ülke olarak müteşebbis bir ruha sahibiz. Bu insanların da bir şekilde sistemin dışarısına çıkartılmadan, hayatlarını idame ettirmeleri lazım. Bu insanlar devletin kapısına giderek iş istemiyor, aş istemiyor. Bunların desteklenmesi lazım.

- Sıfır karlarla günü kurtarmaya çalışan birçok sanayici var

Vatandaş da fiyat algısının kırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Bu durum sanayici için de geçerli mi?

Sanayiciler de son dönemde çok ciddi bir karsızlık oluşmaya başladı. Eskiden maliyetimizin üzerinde yüzde 5’ten yüzde 10’a kadar ürünün safiyetine göre kar konuluyordu. Şimdi böyle bir şey yok. Neredeyse sıfır karlarla günü kurtarmaya çalışan birçok sanayici var. Sanayi tarafındaki enflasyon, açıklanan reel enflasyonun daha altındadır. Sanayici kendi üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Reel olarak yapılacak bir şey kalmadı, karlılıklar bitti. Birçok kişi sıfır karlar da, eksilerde çalışıyor. Borcunu ödemek için gerekirse malını bozduruyor.

-Dış finansmana ihtiyaç duyan firmalar çok fazla dayanamaz

Ekonomideki durgunluk eğilimi böyle devam ederse, sanayici buna ne kadar daha dayanabilir?

Sanayicinin geneline bakarak bir şey söylemek çok mümkün değil. Özellikle dış finansmana çok fazla ihtiyaç duyan, gelirleri de kısıtlı olan firmaların çok dayanacaklarını düşünmüyorum. Ama bilançoları güçlü, ciroları borçlarıyla uyumlu ise onların da çok büyük sıkıntı yaşayacaklarını düşünmüyorum. Belli bir miktar karsızlık olacak ama sonuçta ayakta kalabilirler. Ancak burada oldukça büyük firmaların da kar yapmadan, zarar bilançoları açıklamaları çok hoş bir şey değil.

Arçelik’in yılın ilk iki çeyreğinde zarar açıklaması dikkat çekti. Bu tabloyu nasıl yorumluyorsunuz?

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nin ciddi bir Arçelik tedarikçisi olduğunu düşünürsek, hepimizi birden etkileyecektir.

-Eskişehir teşviklerin birçoğundan faydalanamıyor

Bugün sanayicinin nefes alabilmesi için atılması gereken en acil üç adım sizce nedir?

Kolay ve ekonomik finansmana ihtiyaç var. Bunun çözülmesi gerekiyor. Yeni yatırımlarla ilgili teşvik mevzuatının gözden geçirilmesi lazım… Eskişehir, kalkınmada birinci derecede öncelikli bölgeler arasında yer alıyor. Dolayısıyla teşviklerin birçoğundan faydalanamıyoruz. Sanayicinin öngörülebilir enerji fiyatına ihtiyacı var.

Kabinede olası bir revizyon gündemde. Sanayiciler nezdinde ekonomi yönetiminde bir değişiklik beklentisi söz konusu mu?

Bekliyorsa da ben bilmiyorum. En azından benim siyasi bir tarafım yok. Onu ilgililer çok daha iyi değerlendirmiştir. Onlarda olan veriler biz de yok. Dolayısıyla hangi verilerle böyle bir değişiklik yapılacak bilmiyorum. Eminim, birçok veri bir araya getirilerek en doğru karar verilecektir.

-Arsamız var ancak yatırımcı yok

Eskişehir OSB’de arsa temini, yeni yatırımlara alan açma ve altyapı yatırımları konusunda son durum nedir? Talep karşılanabiliyor mu?

Şuan için sorunumuz yok. Kalkanlı bölgesinde 5 milyon 100 bin metrekarelik bir alanımız var. Kamulaştırması tamamlandı, ödemesi de bitti. Yeni açtığımız 2 milyon 450 bin metrekarelik alan vardı. Bir kısmını Haire vermiştik. Orada da tahsise hazır arsalarımız var. Ancak yatırımcı yok. Bu sene için iki ya da üç tane tahsisimiz oldu. Yatırımcılar müracaat ederse, arsamız var. Ancak talebin olmadığı bir yerde altyapıları yaparak elimizdeki sermayeyi oraya bağlamak, krediyle altyapı yapmak ve bunun faizini ödemek mantıklı değil. 5 milyon metrekarenin 500 ya da 1 milyon metrekaresini imara açıyoruz. Onların altyapısını yapıyoruz. Dolmaya yaklaşınca tekrar imara açıyoruz. 5 milyon metrekarenin hepsini yapmaya çok ciddi sermaye lazım. Bugün ki finansman maliyetleriyle bunu yapmak akıllıca olmayacaktır.

-Firmalar ara zam yapacak durumda değil

Sanayici asgari ücretin dışında belirli dönemlerde çalışanlarına ara zam yapıyor. Şuan için Eskişehir sanayisinde, sanayiciler ara zam yapabilecek durumda mı?

Sanmıyorum. Birkaç arkadaş ile konuştuk. “Ara zam” konusunda bir görüş belirtmediler. Herkes “zaten yönetemiyoruz işi”, “Maliyetlerin içinden çıkılmaz hale gelmesine müsaade edemeyiz” anlayışına sahip.

-Zamanımızın ciddi bir kısmı yollarda geçiyor

Sanayi dünyası hem yerel hem de merkezi yönetimden hangi beklentileri taşıyor?

Sanayicilerin iktidardan beklentisi, öngörülür bir ekonomik yapıdır. Eskişehir ya da sanayicimiz devletten çok bir şey beklemiyor. Kendi işini kendisi görmeye çalışıyor. Yerel ile merkezi iktidarı birleştirdiğimi zaman en büyük problemimiz ulaşım. Ulaşımın çözülmesi gerekiyor. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde hem çalışanlarımız hem işverenlerimiz zamanlarının büyük bir kısmını maalesef yollarda geçiriyor. Bunun üretime ve enerjiye aktarılması lazım. Demiryolu sorunumuz vardı. Onun da çalışmaları devam ediyor. Yılsonuna kadar ana hatlara Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’ni bağlamış olacağız. Sonrasında da liman bağlantısı var. Bursa’dan Gemlik Limanına bağlantıyla ilgili de Ulaştırma Bakanımız söz verdi. Makul bir süre içerisinde demiryolunun da bağlanacağı haberini aldık. O da bağlanırsa çok da büyük sorumuz kalmayacak.

- Konut projesi ancak TOKİ modeliyle mümkün

Geçmişte işçilerin barınma sorununu çözmek amacıyla, sanayi bölgelerine yakın düşük maliyetli konut projeleri önerilmişti. Sizce bu projelerin uygulanabilirliği var mı?

Bununla ilgili çalışmalar var. “Organize Sanayi Bölgeleri’nde, TOKİ mantığı ile konutlar yapılsın” deniliyor ama finansmanını çözemiyoruz. Örneğin kendi firmamız Küpeliler de 500 çalışanımız var. 500 kişiden 200 tanesine konut yapacak olsak dünya kadar finansman gideri oluşur. Bunun finansmanını nasıl karşılayacağız? Zaten işveren şuan da birçok yükümlülükleri yerine getirmekte zorlanırken, finansmanı nereden bulacağız. Uzun vadeli finansman ile konut projesi desteklenebilirse yapılabilir. Biraz TOKİ mantığı ile olmalı. Şuan da çalışanlarımızın aldıkları maaşlarla ev almaları pek mümkün gözükmüyor. Devlet arazileri üzerinden ucuz arsa üretilirse, aynı zamanda içerisinde sosyal donatılar yer alırsa şehir trafiğine de büyük katkısı olur.

-Sanayide yavaşlama olsa da nitelikli iş gücüne erişim hala sorun

Sanayicilerin işçi bulmakta zorlandığını daha önce sıkça vurgulamıştınız. Bu sorun bugün de aynı şekilde sürüyor mu?

Kapasite kullanımla ilgili bir duraklama var. Kapasite düştüğü için yeni çalışma arkadaşlarına çok ihtiyaç duymuyorlar. Ancak hala yeteri kadar çalışan bulamıyoruz. Nitelikli iş gücüne ulaşamıyoruz. Eskiden bu ihtiyaç yüzde 10’a ise bugün yüzde 6’dır.

Organize Sanayi Bölgesi olarak bu sürece çok ciddi katkımız da oldu. MEGEM’de 400 ila 750 arasında kişiyi meslek sahibi yapıp, sanayiye kazandırdık. Okulumuzdan 300 civarında öğrenciyi sanayiye kazandırdık. ESBEM’de de aynı şekilde… Bunların da etkisi var.

- Celalettin Bey’e hiç katılmıyorum

Okul konusuna değinmişken, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş ve bazı sanayiciler, hayata geçirdiğiniz kampüse yönelik bazı eleştirilerde bulundu. Projenin sürdürülebilir olmadığı ve yeni bir bina yapmak yerine mevcut devlet okullarının tadilattan geçirilmesinin daha doğru olacağı ifade edildi. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Katılmıyorum. Devlet kendi binalarını yıkıp yenisini yapıyor. Şuan da düzgün bir bina yok ki… Mezun olduğum Osmangazi Ortaokulu 65 yıllık bir okulmuş. Hangi okula yapacaksınız? Zaten yeni binada devlet kendisi bu eğitimi veriyor. Kime veriyor? İhtiyaç duyanlara. Organize Sanayi Bölgesi’nin içerisindeki fabrikaların ihtiyacına yönelik bir eğitim birimine ihtiyacımız vardı. Celalettin Bey’e hiç katılmıyorum. Bu okul için bugün karar alsaydık çok pahalıya mal olurdu.

-2021’de Sanayi Odası’nın karşı çıkması, ATAP’ın genişlemesini engelledi

Sözümü esirgemeyeceğim, zihniyeti anlamanız için söylüyorum. Bir tarihte ATAP’ın yeni yerleşkelere ihtiyacı vardı. 2021’de sermaye artırımına ihtiyaç duyduk. O günkü şartlarda 11 milyon TL civarında bir rakam vardı. Sanayi Odası da, ATAP’ın ortağı. Sermaye artımı konusunda çekincelerini belirttiler. “Sermaye artıramazsınız, gerekçeleri de şunlardır” dediler. Baktık haklı da olabilirler, haksız da… Polemiğe girmemek adına sermaye artırımı yapmadık. 15 Kasım 2021’de başlayan kur ataklarıyla beraber bizim sermaye pula döndü. O gün 10 milyon liraya yapacağız işi 70 milyona yapamadık. Şimdi sizce hangisi vizyoner. Eğer o gün ESO engel olmasaydı, bugün ATAP’ın kendi binası içerisinde çok daha fazla insanlara ulaşabildiği yerleşkesi olacaktı. Kalkınmaya öncelikle teknolojiden başlamak durumunda değil miyiz? Teknolojik yatırımları yaparsak, yük de hafif parada ağır işler yapamaz mıyız? Yaparız. Biz hala “geleneksel metotlarla üretim yapıp da dünya ile rekabet edeceğiz” diyorsak yanlışlık var.

-Bu okul bugün yapılsa 700 milyon lira tutar

Okulumuza bu sene 1164 tane müracaat olmuş. 390 öğrenci alacağız. Sizce bunun neresi yanlış? Bütün fabrikalar, okulumuzdaki öğrencilerin tamamı için “ne olur bize verin” diyor. Neden? Öğrencilerimiz, fabrikalara staja gittikleri zaman çok iyi yetişmiş olduklarını görüyorlar. Sanayici kendi imkanlarıyla kendi fabrikalarında çalışacak insanlara ulaşıyor. Hep konuşuyoruz; işçisizlik işçisizlik diye… Her şeyi devletten mi beklemek gerekiyor? Hayır. Bu anlamda kutsal bir iş yaptık. Bugün o okulu yapacak olsaydık 600-700 milyon lira para tutardı. Biz bunu 70 milyon liraya yaptık. Çok komik bir rakam… O gün o kararı vermemiş olsaydık, bizim de bütçemiz yetmezdi.

-Okulu sırtıma alıp bir yere götürmeyeceğim

Yaşam Parkı içerisinde toplantı ve kongre merkezi yaptık. Kaça mal olduğunu sordular. 46 milyon 200 bin liraya mal oldu. Bugün o binayı yapacak olsak, 300 milyon TL’den aşağıya yapamazdık. Öngörü ve vizyoner düşünce ile bu yapılar çok uygun rakamlara sanayiciye kazandırıldı. Eskişehir zarar mı etti? Hayır. Ne yapsak orada acayip bir ilgi oluyor. En son orada bir çocuk şenliği yaptık, ben kendim giremedim. Okulun yapılması da, bu binaların yapılması da yanlış işler değil. Okulu yapıp da sırtıma alıp bir yere götürmüyorum. Odanın ömür boyu başkanı da ben değilim. Böyle bir kararımız da yok. Bir vakıf var. Bundan sonraki süreçte belki okulu vakıf işletebilir. Orada da Organize Sanayi Bölgesinin mevcut başkanı sadece vakıf da etkili. Eskisi gibi ‘vakıfın ömür boyu yöneticisiyim, ölünceye kadar devam ederim” anlayışı yok. At binenin kılıç da kuşananındır. Okulumuzun ciddi bir maliyetini Milli Eğitim Bakanlığımızdan alıyoruz. Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü aslında buraya çok fazla bir kaynak ayırmıyor. Hem döner sermayeden hem de Milli Eğitimden gelen bir gelirimiz var. Başarılı bir okul olduğumuz için Milli Eğitimden ciddi bir destek alıyoruz.

-Tribünlere oynayayım gibi bir niyetim yok

2018’deki seçimlerde Kesikbaş ile rakiptiniz. Sonraki seçimlerde karşılıklı aday çıkarmayacağını belirterek el sıkıştınız. Anlattıklarınızı dinlediğim de bu işbirliği sadece görüntüden ibaret mi?

Görüntüde yok. Yapılacak iş sanayicinin faydasınaysa bizim duygularımız, düşüncülerimiz, nefsimiz bir kenarda kalır. Sadece ve sadece aklımızla hizmet ederiz. İnanıyorum ki Celalettin Bey tarafı da böyledir. Tribünlere oynayalım gibi bir niyetim yok. Başkaları yapıyordur, bilemem. Bugün neyse oysa yarın da odur. Kafamızın arkasında başka bir düşünce yok.

-EOSB Başkanlığına tekrar adayım

Önümüzdeki yıl Eskişehir OSB’de bir seçim olacak. Tekrar aday mısınız?

Çok düşünmüyordum ama bazı bitmeyen işlerimiz var. Bu kadar yatırım yarım kalır ve bu kadar emek boşa gider düşüncesi ile arkadaşlarla bir istişare yaptık. Bir dönem daha aday olmam gerekiyor. O işleri bitireceğiz. Benden daha akıllı, daha becerikli insanlar olduğundan eminim. Sonrasında bayrağı onlara teslim etmem gerekiyor.

- Sanayi Odası’na aday olmam, etik bulmam

Yine aynı yıl Eskişehir Sanayi Odası’nda da bir seçim gerçekleşecek. ESO’ya siz ya da yönetiminizden birisi aday olur mu?

AK Partili Gürcan'dan Tepki: Kadına Yönelik Şiddetin Hiçbir Bahanesi Olamaz
AK Partili Gürcan'dan Tepki: Kadına Yönelik Şiddetin Hiçbir Bahanesi Olamaz
İçeriği Görüntüle

Birden fazla kuruma aday olmam çok etik olmaz. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde birçok firma var. Sanayi Odasının 1500 tane üyesi var. 1500 üyenin içerisinde seçme ve seçilme yetkisi, yeteneği olan firmalardaki herkesin Sanayi Odası’na aday olmak hakkı vardır. Ben aday olmam ama başka biri aday olursa da bilemem.