Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen 7,7 ve 7,6’lık depremlerin ardından 10 ili etkileyen bölgede büyük yıkım meydana geldi. AFAD’ın verilerine göre deprem bölgesinde 3 binin üzerinde can kaybı yaşanırken, 20 binin üzerinde kişi yaralı kurtuldu. Teyidi yapılmış 5 bin, teyidi yapılmamış 11 binin üzerinde bina yıkıldı. Türkiye’nin dört bir yanından 24 binin üzerinde personelin katıldığı arama kurtarma ekipleri ile farklı ülkelerden gelen ekiplerin çalışmaları sürerken, ülkede 7 günlük millî yas ilan edildi.
Açıklanan son verilere göre bölgede 285 artçı sarsıntı gerçekleşirken, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Altunel, meydana gelen depremlerle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
“900 yılda yaklaşık 6 metreye yakın bir stres birikimi boşaldı ve bu depremi meydana getirdi”
Depremleri, bölgedeki fay hattında 900 yıllık stres birikiminin tetiklediğini aktaran Prof. Dr. Erhan Altunel, “Bu deprem Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi ile Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesi arasındaki fay üzerinde meydana geldi. Biz aslında bölgede yaptığımız araştırmalarda, buralarda böyle bir depremin olabileceğini tahmin ediyorduk, çünkü ülkemizin en önemli deprem kaynaklarından bir tanesi, sonuçta aktif bir fay. Dolayısıyla bu tür fayların üzerinde belirli aralıklarla sık sık böyle büyük depremler meydana gelir. Özellikle depremin meydana geldiği yerin jeolojik yapısına baktığımızda ve geçmişteki diğer depremleri incelediğimizde, bu depremden bir önceki en büyük deprem 1114 yılında meydana gelmiş. Günümüzden 900 yıl önce meydana gelmiş. Fayı bir düzlem şeklinde düşünürseniz, fayın üzerindeki bloklar her iki tarafında zıt yönlerde hareket ederler. Bu fay üzerinde de zıt yönlerde hareket etme oranı yılda 6 milimetre civarında. Dolayısıyla en son 1114 yılında meydana gelen depremde saatin sıfırlandığını düşünün. Yani bu şekilde bir deprem meydana gelmiş ve saatin sıfırlanmış olduğunu düşünün. Yılda 6 milimetre, 900 yılda yaklaşık 6 metreye yakın bir stres birikimi demektir. İşte o stres birikimi boşaldı ve bu depremi meydana getirdi” şeklinde konuştu.

“Esas olarak tehlike oluşturan bölge şu an için Türkoğlu ve Osmaniye arasındaki fay kısmı”
Meydana gelen depremlerin Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesi ve Osmaniye arasındaki fayı tetikleyerek deprem potansiyeli oluşturduğu uyarısında bulunan Altunel, “Bunun güneybatısında yani Türkoğlu civarında yine tarihi dönemlerde 1513 yılında bir deprem var. Bugünkü deprem ile 1513 yılında meydana gelen depremin fayının üzerinde gelecekte meydana gelebilecek depremi öne çekecektir. Dolayısıyla ‘tetikleme’ dediğimiz olay gerçekleşebilir. Orada da fay harekete geçip büyük bir deprem olma potansiyeli oldukça yüksektir. Kuzeydoğuya, Çelikhan tarafına doğru gittiğimizde, ben bu kırığın Çelikhan’a kadar olduğunu düşünüyorum, yaklaşık 250 kilometre uzunluğunda olabilecek bir kırık. Zaten kuzey doğusu 24 Ocak 2020 yılında 6,8 büyüklüğündeki Elazığ depreminde kırılmıştı. Oralarda orta büyüklükte veya daha küçük boyutlarda depremler meydana gelebilir. Ben o bölgede 7’nin üzerinde bir deprem beklemiyorum ama işaret ettiğim gibi özellikle fayın güneybatıya doğru uzanımı yani kuzeyden Osmaniye Düziçi taraflarına doğru olan kol üzerinin biraz daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Antakya’ya giden kolda da 1822 yılında yine büyük 7’nin üzerinde bir deprem meydana gelmişti. Orada da 6 civarında orta büyüklükte depremler olabilir. Esas olarak tehlike oluşturan bölge şu an için Türkoğlu ve Osmaniye arasındaki fay kısmıdır diye düşünüyorum” dedi.

“Farklı faylar olduğu için İstanbul depremini tetikleme durumu yok”
İstanbul’a ulaşan Kuzey Anadolu fay hattı ile Kahramanmaraş depremlerine sebep olan Doğu Anadolu fay hattının farklı faylar olduğunu belirten Prof. Dr. Erhan Altunel, “Biz yer bilimciler olarak depremi bu bölgede bekliyorduk, ama vatandaş bunu bilmiyordu. Vatandaşın en büyük beklentisi İstanbul civarı. Dolayısıyla bu deprem olduktan sonra eminim ki birçok vatandaşın aklına gelen soru, ‘Bu deprem İstanbul depremini tetikler mi?’ olacaktır. Ülkemizde iki tane önemli deprem kaynağı var demiştik, birisi Kuzey Anadolu fay zonu diğeri Doğu Anadolu fay zonu. Bu ikisi birbirinden farklı faylar. Doğu Anadolu fayı ülkemizin güney doğusunda bulunuyor. Kuzey Anadolu fayıysa ülkemizin kuzeyini kat ederek Marmara Denizi’ne oradan da Kuzey Ege’ye doğru gider. Dolayısıyla İstanbul’da beklediğimiz deprem Kuzey Anadolu fayı üzerinde meydana gelecek. Birbirinden tamamen bağımsız, farklı faylar olduğu için bu depremin İstanbul depremini tetikleme veya sıkıntı oluşturacak bir durumu yok” ifadelerini kullandı.