Türkiye’nin neresine giderseniz gidin Eskişehir farklı, zihinlerde özel yeri olan marka bir şehirdir. Bu sebeple Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e gerçekten minnet borçluyuz.

Tüm bu markalaşma biliyorsunuz Büyükerşen Eskişehir’de şehri emin olduktan sonra başladı.

Porsuk ıslahı, tramvay, devasa parklar ile şehrin çehresi ve yaşam alışkanlıkları değişti. Birileri kızıyor olsa bile çağdaş heykeller, kültür ve sanat yatırımları ile şehir ciddi bir aydınlanma yaşadı.

Eskişehir seçmeni de bu hizmetlere karşı vefasını, desteğini eksik etmedi.

5 dönem boyunca Yılmaz Büyükerşen’i seçerek hatta meclis çoğunluğunu da kendisine vererek yapılan güzel işleri ödüllendirdi.

Ancak bazen daha iyisi, daha güzeli ve bir üst basamağa çıkmak için insanların da şehirlerin de değişime, başka bir vizyona, tazelenmeye ihtiyacı vardır.

Eskişehir’de bu değişimi görmek, yaşamak isteyen ve bekleyen bir şehir oldu.

Biliyorum, kulağa hoş geliyor “Butik bir Avrupa Şehri” denilince biraz gevşiyoruz.

Ancak dışarıdan günü birlik ya da birkaç günlüğüne misafir olanların çok hoşuma giden bu durum şehir insanı için günlük hayatını olumsuz etkilemeye başlayan ciddi sorunlarla yarışmaya başladı.

Bildiğim, duyduğum kadarıyla Büyükerşen’in etrafında geçmişi mumla aratan bazı bürokratlar büyük bir duvar örmüş ve şehrin yaşadığı sorunları kendisine intikal ettirmeden, yapılan her eleştiriye bir kulp takarak aslında Hocaya iyilik değil kötülük yaptıklarının farkında değiller.

Her yağmur yağdığında isyan eden altyapı sıkıntısı artık doruğa çıkarken, trafikte yaşanan kaosu uzun uzun anlatmaya gerek yok.

Dubalar şehrine dönen Eskişehir’de toplu ulaşımın yetersiz kalışı, tramvayın çok az insanı aynı anda taşıyıp sabah akşam tekrar eden şehir içi yolculukların korku filmi gibi gerilim içinde geçtiğini de inkâr mı edelim?

Ya da Alpu ovasında yeşil hassasiyeti ile URAYSİM projesine karşı çıkmayı çevreci olarak değerlendirirken, Kızılyer, Söğütönü, Keskin gibi alanları imara açarken aynı hassasiyeti göstermemenin siyasi samimiyetsizliğini nasıl değerlendirebiliriz?

Sevgili dostlarım,

Daha dün yapılan beton asfaltın ilk sel felaketinde kullanılamaz hale gelişi, kentsel dönüşüm ve afet riskli alanların dönüşümü ile ilgili “engelleniyoruz” demekten ötesine geçmeyen projeler, küçük, sevimli şehir vizyonu ile şehrin tüm ekonomisini hizmet sektörü üstüne yığmak ve imar sorunları nedeniyle İstanbul’u yakalayan gayrimenkul fiyatları ve fahiş ev kiraları artık vefa ile taşınamayacak hayat gerçekleridir.

Şu net ki

Eskişehir’de birçok insan artık değişim istiyor.

Yeni imar alanları açılsın, şehir genişlesin, trafik rahatlasın, ulaşım kolaylaşsın, sanayi yatırımları çoğalsın, istihdam artsın, şehir merkezi dışındaki mahalleler daha fazla hizmet görsün, deprem endişesi azalsın, sadece sosyallik değil, temel ihtiyaçlar konusunda da standartlar yükselsin diye bekliyor.

Seçime 10 ay kadar kısa bir süre var.

Eylül ayı ile birlikte süreç hareketlenmeye, adaylar kendini belli etmeye başlarlar.

Bu kez herkes eteğindeki taşları dökecek, kimsenin yeni bir süreci beklemeye tahammülü yok.

O yüzden herkes enine, boyuna düşünmeli,

Çünkü bu kez ittifaksız, iddialı çok ismin olacağı ve yarışa kimsenin 3-0 önde başlamayacağı bir süreç olacak.