-2026 enflasyon hedeflerinin gerçekleşmesi zor görünüyor
Eskişehir’in ticari hacminin yüzde 50 ila 55’ini hizmet sektörü, yüzde 30 ila 35’ini sanayi oluşturuyor. Eskişehir diğer kentlere göre daha şanslı. Daha butik bir kent… Farklı farlı alanlardan beslenir hale geldi. Sanayinin ürettiğinin dışında farklı gelir kaynaklarıyla da harmanlanan bir yapısı var. Sıkı para politikasının getirdiği daralmalar, dünyada ve ülkede yaşanan olağanüstü durumlar ekonomideki dengeleri bozdu. 19 Mart’tan sonra dengelerin tekrar bozulduğunu gördük. Stratejik olarak alınan kararlar var. Bunlar kimi zaman pozitif, kimi zaman negatif yansıyor. Finans maliyetlerinin bu kadar yüksek ve enflasyon rakamlarının bu seviyede olduğu noktada mutlu olmak mümkün değil. Hem çalışanlarımız adına, hem de işverenlerimiz adına bir karmaşa var. Zaman içerisinde her iki tarafında anlayışlı hale gelebilmesi için Türkiye’deki şartların daha reel hale gelmesi gerekiyor. Zamana ihtiyacımız var. Gerçekten zor geçiyor. İşlerin daha hızlı ilerleyebilmesi için politika faizinin 43’lerde değil de 35-36’larda gezmesi gerekiyor. Yukarıdan fotoğrafa baktığım zaman, fotoğrafın genel durumu buna müsaade etmiyor. 2026 yılı enflasyon hedefleri ortada. Bunların gerçekleşmesi biraz zor görünüyor. Üç ya da altı ay sonrası için “çok ferah bir yaşam bekliyoruz” deme şansımız yok.
-Eskişehir’e uçuş sayısı azaldı, esnaf serzenişte
Kenti besleyen unsurlar var. Uçuşlara bakıyorum sayı azalmış. Oradan ne kadar fazla bireyin Eskişehir’e gelmesi demek, o bireylerin burada para harcaması anlamına geliyor. Bu dönem çarşı esnafından serzenişler alıyoruz. Bir de pahalıyız. Dünyaya göre de pahalıyız. Turizm tarafına bakıyoruz pahalıyız, kişisel harcamalara bakıyoruz yine pahalıyız. Gelmemelerinin de aslında bir nedeni var. Ülke olarak enflasyonla mücadeleyi istediğimiz seviyeye çekersek, fiyatlar da anlaşılır bir yere gelirse sonraki süreçte daha umutlu günler bizi bekler.
-2027 seçimlerine daha vakit var, bu tek başına alınacak bir karar değil
2027 yılında seçim olacak. Boş işlerle uğraşmaya gerek yok. Eğer gelecekle ilgili plan ve programınızda bir hayaliniz, hedefiniz, mücadele isteğiniz ve hırsınız varsa bu işe devam edersiniz. Bu iş sizin tek başına karar vereceğiniz bir durumda değil. Don Kişot değilsiniz ki, bu bir ekip işidir. Ekibiz ile birlikte karar verebilecek işler bunlar. Ben hep açığım. Odacıyım. Odanın her türlü hak ve hukukundan tutunda menfaatlerine kadar her zaman savunurum. Savunmaya da devam edeceğim. Buraya bir kere siyaseti sokmamız lazım. Dönem itibariyle siyaseti bulaştırmadım. Bulaştırmamaya çalıştım. Bildiğim doğru neyse onu söylemeye çalıştım. Bu tek başına verilebilecek bir cevap değil. Süre daha var. Bu işi yapma arzusu içerisinde olan biri çıkar, bakarsınız ve teslim edersiniz. Sonuçta burası bize babamızdan miras kalmadı. Hayatımın sonuna kadar da Ticaret Odası başkanlığı yapmayacağım. Geçmişte vermiş olduğum taahhütler vardı. Bir hedef ile geldim. Bu hedefleri gerçekleştirdim. Aklımda gerçekleştirmeyi düşündüğüm hedeflerim de var. Sistem boşluk tanımıyor. Yapmazsanız, bir başkası yapıyor ve sizin önünüze geçiyor. Şuan itibariyle işimin başındayım. İşimin başında olduğum sürece de gelişmelere göre hareket edeceğim.
-Koltuk meraklısı değilim, kendi koltuğum zaten var
Çok iş kurdum, çok işten vazgeçtim. Hiçbir zaman koltukta oturmak gibi ya da yönetmek gibi bir sevdam olmadı. Koltuk meraklısı bir adam değilim. Kendi koltuğum da var. Şirketlerimde farklı farklı işler yapıyorum. Bu taraf Eskişehir sevdamız ile alakalı. Burada aşkınız ve verebilecekleriniz biterse zaten ayrılmak zorundasınız. Ruhen ayrılmak zorundasınız. 131 yıllık bir Oda’dan bahsediyoruz. Türkiye’nin en köklü odalarından birisidir. O kültürle buralara kadar gelmiş. Buraya gelenler vazgeçmeyi de bilirler. Ne zaman hissederlerse de bırakırlar.
-22 milyon lira ile başladık, bugün Odamızın bir lira borcu yok
Oda Başkanı olduğum gün ilk yaptığım iş, odanın bütün meclis üyelerini bir araya getirmek oldu. “İki gün kapanacağız, başka işimiz yok” dedim. Eskişehir’de yapmadık bu işi, kapandık. Bundan sonraki süreçte ne yapmamız gerektiğini ve Oda’mızın eksikleri neler bunları konuştuk. Kararlar verdik. Kalite noktasında istediğimiz noktaya geldik. Sistem içerisinde kurmuş olduğumuz şirketler şuan para kazanır hale geldi. Kurduğumuz şirketlerde belgelendirme çalışmaları yaptık. Türkiye’de madencilik sektörünün standartlarını belirleyen Oda, Eskişehir Ticaret Odası’dır. Standartları biz yazdık. Türkiye’de uygulanır hale geldi. İlkleri yapmayı becerdik. Kalıcı eser tarafında hiç mütevazi olamayacağım. Cebimizde 22 milyon lira para varken bu işe kalkıştık. Eskişehir Ticaret Odası’nın şuan bir lira borcu yoktur. 2 milyara yapamayacağımız tesis şuanda ortada. Küçük bütçelerle böyle bir sistemi ortaya çıkarmanın mümkünatı yok. Risk aldık, finans kaynakları bulduk. Hizmet binamız arşiviyle beraber yüzyıl, Eskişehir Ticaret Odası’na hizmet verecek. İki ay sonra açılışa hazır gelecek. Fuar ve Kongre Merkezi’nde geçen sene 156 tane etkinlik yaptık. Üç güne bir etkinlik… Geçen sene 400 bin ziyaretçi geldi.
- Ticaret Odası kalıcı eserler noktasında işini bitirmiştir
Fuarcılık son dönemde tüm dünyada olduğu gibi Anadolu’da da zorlaşır hale geldi. Bir yıl boyunca dört- beş fuar yapmayı becerebiliyoruz. Bunu artırmayı hedefliyoruz. Fuar merkeziyle ilgili ‘fuar alanı gerekli mi’ diye çok konuşuldu. Fuar merkezini bugün kiraya versem 4 milyon lira aylık kira geliri gelir. Ama bizim niyetimiz Eskişehir Ticaret Odası nasıl para kazanır değil, kent ekonomisine nasıl katkı sağlarız. Kongre merkezinde yaptığımız etkinliklere Kütahya’dan, Afyonkarahisar’dan, Konya’dan, Bursa’dan ziyaretçi geliyor. Ticaret Odası kalıcı eserler noktasında işini bitirmiştir. Bundan sonraki süreçte mevcut binamız boşalacak. Buradan ciddi bir gelir elde edecek. Bu gelir ile Oda’mız daha güçlü hale gelecek. O zaman daha rahat işler yapacak.
-Üye meselesinde çok tartıştık, herkes kurumunun hakkını savundu
Gerginlik diye bir şey biz de olmaz. Benim şahsi bir meselem yok. Biz Celalettin (Celalettin Kesikbaş) ile her zaman bir araya gelir, oturur konuşuruz. Tartışırız… Doğruyu bulmaya çalışırız. Üye meselesinde bire birçok tartıştık. Onun kendine göre, bizim de kendimize göre doğrularımız vardı. Burada herkes kendi kurumunun hak ve hukukunu, menfaatlerini koruma noktasında davrandı. Ama bizim Celalettin kişisel hiçbir sorunumuz yok. Ticaret yapıyoruz… Mal alıp, mal satıyoruz. Ben de Sanayi Odası üyesiyim. Üç tane şirketim var. Her seçimde orada oy kullanıyorum. Ben bu kentliyim. Değirmen Sokak’tan başlayan bir hayatım var. Bu kentte de gözlerimi kapatacağım. Kent ne kadar gelişirse ve istediğimiz seviyeye gelirse, dostlarımız da bu anlamda kendini ne kadar geliştirirse bizi mutlu eder.
-Değirmen Sokak’ta esnaflık yaparak hayata başladım
Değirmen Sokak’ta esnaflık yaparak hayata başladım. Bu kentin tüm sokak ve caddelerini bilirim. Öğle yemeğini esnaf lokantasında yiyen, çarşıdaki berbere gidip tıraş olan, çarşının sokaklarında yürüyen, esnafla iç içe olan bir adamım.
-Siyaseti hiç düşünmedim, Ticaret Odası’nda görev yapmaktan mutluyum
Ticaret Odası’nın 18 bin üyesi, 350’ya yakın komite üyesi, 92 tane de meclis üyesi var. Herkesin kendisine göre bir siyasi görüşü vardır. Teklifler gelmesine rağmen siyaseti hiç düşünmedim, sıcak da bakmadım. Ticaret Odası’nda görev yapmaktan mutluyum ve huzurluyum. İsmimin oralarda geçmesi de insanın gönlünü okşuyor. Ticaret Odası olarak her siyasi partiye aynı noktadayız. Kapımız herkese açık. Yeri geliyor belediyelerle tartışıyoruz, yeri geliyor ekonomiyle ilgili eleştiri yapıyoruz. Bazen acımasız oluyorum. Çünkü canım yanıyor. Gerekeni söylemeyi tercih ediyorum. Zaman zaman beni eleştirenler de oluyor. ‘İpin ucunu kaçırıyorsun’ diyenler de oluyor ama ben ekonominin içerisinde yaşıyorum ve mücadele veriyorum. Benim siyasetle işim yok. Kendim sağ görüşlü bir insanım. Ama bulunduğum dönem itibariyle Eskişehir Ticaret Odası’nda siyaset yok. Olmayacak da…
-Eskişehir’e bir çivi çakmak isteyenin önünü açarız
Bir televizyon kanalında isim vermeden ‘Eskişehir’de güzel gelişmeler var, inşallah bu gelişmeler hayata geçer’ dedim. “Nerede” diye sordular. Ben de orayı tarif ettim. Yanlış yorumlayanlar oldu. Birileri tarafından ortaya atılan bir hikaye… Eskişehir’de biri bir şey yapmak istiyorsa, bir çivi çakmak istiyorsa, biz yardımcı oluyoruz. Oradaki rezerv bizi heyecanlandırdı. O dönem çok uğraştık, oraya yatırım yapacak yatırımcı bulamadık. Şimdi ne güzel böyle bir müteşebbis bir ekip var ve burada bir şeyler yapmak istiyorlar. Nasıl karşı çıkarım? Tam tersine destekliyorum. Havaalanı projesi, Eskişehir’e yakışır. Oraya yatırım yapan arkadaşlarımızın heyecanının kırılmaması gerekiyor. Her yapılan yatırımın Eskişehir’e bir avantajı ve kazancı var.
-Nefes kredilerinde sistem en baştan yanlış başladı
Nefes kredileri daha önce odaların kendi katkılarıyla, bizim planladığımız gibi veriliyordu. Keşke 300-400 bin lira alıp da bunu 1000 kişiye ya da 2000 kişiye verebilseydik. Bir bankaya 10 milyon lira para gelmiş, 4 kişi kullanacak. 18 bin üyeye bu parayı nasıl ulaştıracağız? En baştan bu sistem yanlış başladı. Bizden para istemediler. Müdahale edemedik. Odalar ve Borsalar Birliği o dönem Hazine ile yapmış olduğu görüşmeden dolayı kararı aldı. “Eskişehir’e 2,5 milyon değil 1,5 milyon verin” dedik. Benim ısrarım ile 1,5 milyona indi. Daha çok üyenin faydalanması gerektiğini düşündüm. Ortada 100 lira para var. Bunu 2,5 bölersen 40 kişi kullanır, 1,5 bölersen 60 kişi kullanır. Keşke 1,5 milyon değil de 500 bin lira verseydik. Daha fazla insanın kullanma şansı olurdu.
-Her gün 100 bin kişi göç ediyor
Ülkeler kendi arasında yarış halinde. Şuan da kentler de kendi arasında bir yarış içerisinde. Siz bir şey ortaya koymazsanız, bir başkası ortaya koyuyor ve sizden bu payı alıyor. Her gün Organize Sanayi’ye gidip gelen birisiyim. Günün 2-3 saatini yollarda geçiriyorum. Bu kentte her gün 100-150 bin arasında insan batıdan doğuya, doğudan batıya göç ediyor. Bu Eskişehir için büyük bir handikap. Sanayi alanlarının bulunduğu yerlerde daha anlaşılır ve daha butik imar planlaması yapılması lazım. Bu kent, boşa zaman ve boşa enerji harcıyor. Bunun planlamasının çok daha önceden yapılması gerekiyordu. Vaktimiz var mı? Daha var. Yeni planlamaları buna göre yapmak lazım.
-Sanayiniz büyüyorsa göç almak zorundasınızdır
Kimisi derki; ‘Bu kent sanayi kenti olmasın, butik kalalım. Nüfusumuz 950 bini geçmesin.’ Bu kentteki aktörlerin planlaması… Böyle davrandığımız zaman şu çıkacak ortaya; Kenti büyütemezsiniz. Kenti büyütebilmeniz için kent ekonomisini büyütmeniz lazım. Kimisi “Biz Bursa olmak istemiyoruz” diyor, kimisi de “Biz daha butik kalalım.” Bir kere bu kent göç alacak. Çünkü yeni alanlar açıyorsunuz. İmişehir açıldı, karşısında yeni organize sanayi bölgeleri oluşturuluyor. Bu kentte sanayi de büyümeye başladı.
Eğer biz 20 yıl sonrasını hayal edeceksek ve sanayinin geleceğini nerede görüyorsak buna göre de altyapı hazırlamamız lazım. Şuan ki altyapımız, 20 yıl sonraki sanayi yapısına uygun değil. Maliyetleri kırmanın tek bir yolu var. İmar planlamalarında, yeni planlamalar lazım. Bir arsan varsa yüzde 50’sini müteahhitte veriyorsun. Yer yok…
-Kentsel dönüşüm kolay bir iş değil
Kentsel dönüşüm meselesi var. Kentsel dönüşüm kolay bir iş değil. Bu kent 25 yıldır eski sanayiyi konuşuyor. Ada bazında birleştirilmesi gereken birçok alan vardı. Ama yapamadık. Kentin içini daha fazla enerjiyle doldurmayalım. 20 yıl sonra bu kenti ekonomik olarak daha farklı görmek istiyorsanız şimdiden planlamanız gerekiyor. Burada belediyelere de iş düşüyor. Kentin aktörlerine de iş düşüyor. Eskişehir tercihini yapmalı. Artık şehirdeki bu enerjiyi dışarı almanın bir yöntemi lazım... Bu kent çok fazla enerji ve para harcıyor. Bu bir denge meselesi... Bu dengeyi kim kuracak? Öncelikle belediyeler kuracak. Belediyeler diyor ki “benim sanayim böyle gidiyor.” Buna karar verilmiş. Bu sayı 200 bin olursa ne olacak? Nasıl taşıyacağım insanları? Bu kentte, bu modellemeyi bozmak lazım... Bana göre en büyük bela bu.
-Artık kimse bu kentte gelmiyor
Eskişehir’de en düşük ev kirası 15-20 bin lira olmuş. Benim bir çalışanım 15-20 bin ev kirası öderse, benim işçime kaç para maaş vermem gerekir. Peki, bunu nasıl vereyim. Bunu verdiğim zamanda kendi işletmemim sürdürülebilirliğini sağlayamıyorum. Burada bir denge var. Bu dengeyi bozduğunuz zaman iş bitiyor. Bu kentte yüzde 50 ile değil de yüzde 25 ile müteahhit bir ürün ortaya çıkarsa, onun arsa birim maliyeti inşaat maliyetine yansıyacak. O zaman ev kirası 8-10 bin lira olacak. Ihlamurkent, Batıkent’te müttehit yüzde 50 ile yer alıyor. Yeni açılan bölgelere bakın, yer kalmadı. Büyükşehirler ile inşaat maliyetlerimiz aynı noktaya gelmiş. Bu olmamalı… Benim çalışanımı mutlu etme şansım yok. Çalışanımda maalesef geçimini sağlayamayacak. Bundan dolayı kenti terk edenler var. Şuanda kentte kimse gelmiyor. Niye gelmiyor? “Yaşayamam ben bu kentte” diyor.
-Eskişehir 950 binde kalsın diyorsanız, sanayi alanlarının anlamı yok
Ben bunları dediğim zaman, miller ‘rant’ diyor. Rantsa rant… Eskişehir’in 20 yıl sonra nereye geleceğini düşünüyorsan, ona göre planlama yapman gerekiyor. Ona göre bir altyapı oluşturmak lazım. En önemlisi imar planlarından başlamak… Sen “Eskişehir 950 binde kalsın” diyorsan, yapmış olduğunuz sanayi alanlarının hiçbir anlamı olmaz. Çalışanlara aynı ücreti verdiğin sürece işletmeler kapanır. Hepimiz kapatacağız, başka yere gitmek zorunda kalacağız. Sürdürülebilirliği sağlayamayacağız. Yeni yatırımcı buraya gelemeyecek. Bu kentte böyle bir dert var. Bu kadar mezunumuz işsiz kalacak. Hızlı bir şekilde hemen reaksiyon göstermek gerekiyor.
- Eskişehirspor’un dışında da organizasyonlar alışkanlık haline geldi
Eskişehirsporluluğumu kimseyle tartışmaya açmam. 20y yıldan beri Eskişehirspor’la alakalı her dönem hep cebimden verdim. Mesele ‘Metin Güler’ meselesi değil. Benim kaygım, burada bir iş yapılıyor ve içerisinde bir tane Eskişehirli yok. Bu kentte vergisini ödeyen ve bu işi yapan pek çok esnaf var. Bu işlerden en büyük zararı benim esnafım, tüccarım görüyorum. Benim kaygım bu… Ben kimi temsil ediyorum? Ticaret Odasını…Ticaret Odası üyesinin mağduriyeti benim için önemli bir faktör. Ben bu işle geldiğim günden beri mücadele veriyorum. Eskişehirspor meselesi çok kritik bir konu... Eskişehirspor’un para ihtiyacı var. Bana deseler ki, “Eskişehir Ticaret Odası’nın fuar alanı var, sen burayı biz ever. Eskişehirli firmalar buraya gelsin, tüm gelirde Eskişehirspor’un olsun.” Buyur gel yap. Bu işler böyle yürümüyor. Bir şeyin önünü açtık. Eskişehirspor’un dışında da işler yapıldı, alışkanlık haline geldi. En büyük tehlike bu… Eskişehirspor’un dışında da daha sonraki süreçlerde Yıldıztepe tarafında iki, üç tane organizasyon oldu. Eskişehirspor’la alakası yok.
-Başka kentten gelen, 300-500 milyonu alıp götürüyor
O dönem Kazım Başkanla da (Kazım Kurt) ve Eskişehirspor Kulüp Başkanıyla da konuştuk. Ben buna karşı çıkmak zorundayım. Çünkü bizim üyemize zarar veriyor. Bir başka kentten biri geliyor buraya, kentin 300-500 milyonunu alıyor ve 15-20 günde götürüyor. Kente hiç faydası yok. Gelen yabancı, parayı alan yabancı… Kent ekonomisinin dışında bu para kentten çıkıp gidiyor. 300-400 milyon para bu kentte kalsa, bir döngüye girecek. Kazandığı parayı bu kentte harcayacak.
-Şirketleşme olmadan çıkış zor
Eskişehirspor konusunda her şeye açığız. 20 gün önce toplantı yaptık, “birlikte proje üretelim” dedik. Bu sene gittik, cebimizden loca aldık. Bizim verdiğimiz 500 bin lira, 1 milyon liralar para değil. Eskişehirspor’un bütçesi içerisinde bunlar rakam değil. Eskişehirspor meselesinde çok tecrübeliyim. Allah onların yardımcısı olsun. Eskişehir'de bu standartlarda, bu şartlarda ne yaparsanız yapın Eskişehirspor'un şu anda mevcut ekonomik yapısını düzeltemezsiniz. Yeni bir modelleme lazım.
Bu modelleme de A.Ş. mi olur? A.Ş. içinde yeni ortaklar mı çıkar? Yoksa Eskişehirspor'u belli bir düzey çıkartmak çok zor… Kazım Başkan da zaman zaman şirketleşmeden bahsediyor. Ben de aynı noktadayım. Ama öyle bir tüzük kazanacaksınız ki, Eskişehirspor'a kimse sahip çıkamayacak. Bir Samsunspor ya da Karagümrük gibi olmayacak. Patron takımı olmayacak. Samsun’a gidin, bir tane başkanı var. Genel kurul üyesi diye bir kavram yok. O yönetiyor. Finansı sağlıyor. Eskişehirspor’u o noktaya taşımak kolay değil.
-Festival gelirleriyle bu iş yürümez
Eskişehirspor’un yapısı, karakteri, kültürü çok farklı... Biz tribünden geliyoruz. Bir tribüncü olarak bana sorsan, ben şirketleşmeyi kabul etmem. Geleceği planlama noktasında çaremiz olmadığını düşünüyorum. Şuan ki yapıyla bu işi yürütme şansımız yok. Yöresel ürünler adı altında yapacağınız festivalden gelecek gelirle de bunlar olmaz. Kongre ve Fuar Merkezimiz her zaman kapısı açık. Burada amacımız Eskişehir Ticaret Odası’na gelir elde etmek değil. Amacımız Eskişehirspor’a katkı sağlamak. Daha önceleri az mı kampanya yaptık. Cebimizden rol model olmaya çalıştık. Ama yetmiyor… Yönetmek kolay iş değil…