Çocukluğumda doyasıya eğlendiğim, yüzdüğüm bir yerin göz göre göre siyasallaştırılarak erimesi yalnızca benim içimi sızlatmıyor olmalı. Farkındalık yaratmak için süreci şeffaf bir şekilde yürütecek, sorun giderilene kadar da takipçisi olup gelişmeleri sizlerle paylaşacağım.

Öğrendim ki;

Çifteler Sakaryabaşı’na kirli su aktarımı 2012 yılında da yapılmış... O dönem Çifteler Belediye Başkanı AK Partili Metin Özen’miş. Özen döneminde yapılan bu çeşmelerin, o yıllarda da atık suları Sakaryabaşı’na boşalttığı söyleniyor…

Mevcut başkan Zehra Konakcı, Sakaryabaşı’na ilişkin yaptığı ilk açıklamada DSİ’ye tepkisini dile getirmişti. Ardından Konakcı, DSİ’nin Sakaryabaşı’na yönelik tavrını “siyasi bir mesele” olarak nitelendirmişti. Bunun üzerine DSİ, “Çifteler Belediyesi 4 çeşme yaptırdı” şeklinde bir paylaşım yaparak açıklamada bulundu. Ancak bu paylaşımda çeşmelerin hangi dönemde yapıldığı belirtilmediği için, tüm suç Konakcı’nın üzerine yıkıldı. Halbuki söz konusu çeşmeler 2012 yılında yapılmıştı.

Evet, Konakcı bu çeşmeleri de kullandı. Ancak DSİ haklı olarak bu durumun ardından yasal süreç başlattı.

Burada akıllara şu soru geliyor:
AK Partili bir başkan döneminde yapılan bu uygulamaya DSİ neden sessiz kaldı da, Konakcı destek istediğinde tepki gösterdi?

Görünüşe göre DSİ’nin elinde bir koz vardı ve bunu kullandı. Fakat bu, yanlış dönemin yanlış kişilerle kıyaslandığı bir süreç oldu.

DSİ’nin, kuraklıkla mücadelede yalnızca tepkisel davranmak yerine gerçek çözümler üretmesi gerekiyor. Örneğin; geçtiğimiz günlerde Çifteler’de, Sakaryabaşı havuzlarına yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıkta bir tarlanın ortasında bazı şahıslar tarafından derin bir kuyu açıldı.

Çifteler’de konuşulanlara göre, bu kuyunun izni iki yıl önce alınmış. Yani kuraklığın giderek arttığı bir dönemde bile bu izne onay verilmiş... Oysa DSİ’de görev yapanların, bilgi birikimleri sayesinde kuraklığın bu boyuta ulaşacağını öngörebilmeleri gerekirdi. Peki o zaman neden böyle bir izne onay verildi?

Diyelim ki o dönemde izin verildi. Peki bugün DSİ, o kişilere “Bakın, evet o zaman izin verdik ama artık durum ortada. Su yok denecek kadar az. Bu yüzden izni iptal ediyoruz.” diyemiyor mu?

Konu her geçen gün daha da ciddileşiyor. Su azaldıkça çelişkiler artıyor. Hırs, öfke ve ileri görüşsüzlük, Sakaryabaşı’nın kurumasını hızlandırıyor. Yarın geçecek duygular uğruna, geleceğimiz her gün biraz daha tükeniyor.

Son olarak; DSİ, Konakcı hakkında yasal süreç başlatacağını duyurduktan sonra, Sakaryabaşı havuz gövdesinde oluşan deliklerden kaynaklanan su kaçaklarının Eylül–Ekim aylarında onarılacağını da açıklamıştı. Eylül geçti… Darısı Ekim’e.