Eskişehir Sanayi Odası ve Eskişehir Ticaret Odası arasında uzun süredir devam eden bir soğuk savaş, bir üye kavgası yaşanıyor.

Belli koşul ve şartları sağlayan ETO üyelerinin ESO’ya da üye olmasıyla başlayan tartışmalar iki kurum arasındaki tüzel kişilik ilişki ve iletişimine de fazlasıyla yansıyor.

Bildiğim kadarıyla ETO üyesi olan yaklaşık 600 kişi aynı zamanda ESO’ya da üye oldu.

Hal böyle olunca bu 600 kişi ETO’ya tam olarak ödedikleri üyelik aidatını 2’ye bölecek ve yarısını ESO’ya ödeyecek.

Dışarıdan bakınca ETO’nun üye sayısı azalmıyor. Sadece aidat gelirinde ETO’nun çok canını sıkmayacak ufacık bir düşüş olacak.

Sanırım benzeri sıkıntılar geçmişte Esnaf Odaları ve ETO arasında yaşanmış ve esnaf odasına üye olanların önemli bir kısmı ETO’ya da üye olmuş hatta sadece ETO üyeliği bazı esnaf grupları için yeterlilik sağlamıştı.

Şimdi bunun ETO ve ESO arasında yaşanan örneğini gözlüyoruz.

ETO Başkanı Metin Güler bu konuda epey öfkeli, uzun süredir ESO’yu haksız üye yaptıkları iddiasıyla eleştiriyor. Verdiği demeçler, katıldığı programlar da ESO ve Başkan Kesikbaş’a yönelik agresif bir tutumda olduğunu anlamak zor değil.

Zaten ETO yönetim ve meclis üyeleri başta olmak üzere ESO ile ilgili resmi ilişkilerin, toplantıların ve dahi ziyaretlerin bile yasaklandığı iddia ediliyor ki bu gerçekten nahoş, inşallah aslı böyle değildir diye düşünmek istediğimiz bir durum.

ESO Başkanı Kesikbaş ise bu konuda bugüne kadar sessiz, tartışma ortamından uzaklaşan bir tavır sergiledi. Geçtiğimiz günlerde kendisine bu konuyla ilgili sorulan soruya da aynı ılıman tavırla karşılık verdi. Kesikbaş dedi ki “Kurumların birbirini yıpratmaması lazım. Bunlar 100-200 kişiyi ilgilendiren konular. Hukukun bize verdiği neyse…

Kanun maddesine göre işlem yapıyoruz. Hoş konular değil. Bunların topluma şikâyet edilmesi doğru değil. Kimse yasal olmayan bir iş yapmaz. Eskişehir’de maalesef kasaba kültürü yoğun. Çözülmeyecek işler değil. Ticaret Odası belki önceden Esnaf Odalarıyla benzer sorunları yaşamıştır. Yapılan şeyler kanunidir. Usulen doğru olmayan şeyler varsa düzeltiyoruz, çalışıyoruz bu konuda zaten.”

                                                                                                  

Konu gerçekten de 100-200 kişiyi ilgilendiren ve kurumların kişiselleştirmeden çözmesi gereken bir mevzu. Zaten çok iyi olmayan şehir ekonomisini bu tür mevzular ile eni konu çıkmaza sokmak ve kişiselleştirilmiş bir kavga ortamı oluşturmak doğru değil.

Özellikle yıllardır şehrin ticaretine yön veren ETO Başkanı Metin Güler’in bu konuda ki tecrübesine yukarıda dile getirdiğim tüzel kişilik yasakları ve ilişkileri germek pek yakışık almıyor.

İnsan meselenin aslı bu değil de ilerleyen yıllarda yapılacak ETO seçimleri mi diye düşünmeden edemiyor.

Kesikbaş’ın dediği gibi kurumlar birbirini yıpratmamalı. Hepsi bu şehrin kurumu ve hepsini bir zaman sonra başkaları yönetecek. Bu gerçeği unutmamak lazım.

Zaten mahkemeye intikal etmiş olan bu konuda umarım şehir gündeminde tartışılmak yerine kurumların kendi içindeki diyalog ortamıyla çözülür.

Yoksa kavga edenin kazanmayacağı günlere tanık olmamız sürpriz olmaz.