Eskişehir’de bazı okulların depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle boşaltıldığını ifade eden Demirkol, öğrenci ve öğretmenlerin başka okullarda adeta sığıntı gibi yaşadığını söyledi. Bu konuda herhangi bir çözüm üretilmediğini vurgulayan Demirkol, boşaltılan okulların düzeltilmesi için de herhangi bir adım atılmadığını kaydetti.
“Öğretmen ve öğrenciler sığıntı gibi yaşıyor”
Demirkol, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:
Deprem nedeniyle boşaltılan okullarımız vardı. 3-4 yıldır boş duruyor o okullarımız. O okullarımızla ilgili herhangi bir çalışma yapıldığını göremiyoruz. Yani bir çivi dahi çakılmadı şu anda. Maalesef ki o okullarımızın bazılarında eğitim-öğretim gören öğrencilerimiz ve
öğretmenlerimiz, başka okulların binalarında sanki bir sığıntıymış gibi eğitim-öğretimlerini
sürdürmeye çalışıyorlar. O sorun halen daha halledilememiş durumda. Yani o okullarımızın durumu, akıbeti belirsiz. Ne olacağıyla ilgili herhangi bir bilgi de verilmiyor. İşlemler de yapılmıyor.
Yeni eğitim-öğretim yılı eksikliklerle başladı…
Demirkol, öğrencilerin gelişimi adına temin edilmesi gereken teknolojik araç ve gereçlerin yetersizliğine de dikkat çekti. Bazı okullarda teknik donanım için bilgisayar, akıllı tahta gibi eksikliklerin olduğunu vurguladı. Demirkol, “Okullarımız yeni eğitim-öğretim yılına tam olarak hazırlanamamış” dedi.
“Öğrenciler, okullarda inşaat pisliği ile eğitim görüyor”
Demirkol, okulda bulunan kişilerin sağlığının tehlikeye atıldığını vurgulayarak, “Bazı yeni okullarımız aylar öncesinden teslim edilmesine rağmen herhangi bir ödenek ya da başka bir şey verilmediği için, inşaat artıklarının temizlikleri tam yapılarak eğitim öğretime hazırlanamadıklarını görüyoruz. Burada personel eksikliği olmasından kaynaklı olarak idareciler, kurucu müdürü olarak atananlar zor durumda, zorluklar yaşıyorlar.” dedi.
“Okullarda yeterli temizlik görevlileri yok”
Okullarda temizlik görevlilerinin eksikliğine dikkat çeken Demirkol, “Okullarımızda halen daha temizlikle ilgili bazı sıkıntılarımız var. Temizlik görevlileri bazı okullara erkenden gönderilmiş ancak bazı okullara yeterli miktarda gönderilmediğine dair duyumlar aldık.” dedi.
Bakanlık değil, Okul Aile Birliği kendi imkanlarıyla çözüm arıyor…
Artan çocuk taciz ve istismarlara rağmen okullarda güvenlik önlemlerinin bulunmadığını belirten Demirkol, bakanlığın adım atması gerekirken Okul Aile Birliğinin zorunda kalarak kendi imkanlarıyla güvenlik sağladığını belirtti. Demirkol konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Ülkemizde çocuklarla ilgili birçok taciz veya buna benzer diğer çocuk istismarına yönelik duyumlar alıyoruz. Güvenlik görevlileri olmazsa olmaz… Bir şekilde görevlendirilmesi gerekiyor. Fakat bu tür şeyleri bakanlık ve İŞKUR, “güvenlik görevlisi” adı altında bir tahsis yapmadığı için okullarımız bu konuda sıkıntı yaşıyorlar. Ve kendi imkanlarıyla bunu çözüme kavuşturmaya çalışıyorlar. Okulların az bir bütçe gönderilmesinden kaynaklı olarak okul aile birlikleri üzerine yıkılıyor. Okul aile birlikleri de bunu velilere, “bağış” adı altında bu güvenlik görevlilerini bir şekilde temin edip onların ücretlerini karşılayacak duruma geliyorlar.”
“Kalıcı çözümler gerek”
Güvenlik konusunda talepte bulunan Demirkol, “Bu tür çözümler geçici olmamalı. Kalıcı bir şekilde tüm okullarımıza güvenlik personelinin gönderilmesi ve aynı zamanda temizlik işlerinin geçici çözümlerle değil kalıcı bir şekilde çözümlenmesi için personelin gönderilmesini istiyoruz” dedi.
“Yeni sistem eşitsizlik getirecek…”
Geçtiğimiz günlerde sıkça konuşulan eğitim süresinin kısaltılması konusunu “geleceğe büyük bir sıkıntı” diye nitelendiren Demirkol, bu sistemin eşitsizliği meydana getirdiğini duyurdu. Demirkol, şu ifadelere yer verdi:
“Çocuklarımızın karanlıkta gelip gitmelerinin engellenmesi adına ders süreleri kısaltıldı. Özellikle ikili eğitimlerde. Şimdi burada baktığımızda tam gün okullar ve ikili eğitim yapan okullarımız arasında bir eşitsizlik meydana geldi. Bir taraf öğretmenler eşliğinde daha fazla soru çözerken bir taraf daha az soru çözecek.
Aynı zamanda buralarda çalışan eğitim emekçileri arasında da bir eşitsizlik söz konusu. Öğretmenin bir yerde toplam yedi saat derse girdiğini düşünürsek 210 dakika ders yaparken, diğer tam zamanlı bir okulda bu süre 280 dakika oluyor. Burada bir adaletsizlik yaratılmış…”
“İş icraate gelince kimse bu işin ucundan tutmadı…”
Konuya ilişkin isteklerini söyleyen Demirkol, “Bizim istediğimiz eğitimle birliğin sağlanması, adımlarım atılması. Eğer bu yapılacaksa tüm okullarımıza aynı zamanda eşit zamanlı yapılmalı. Ama bizim önceliğimiz bu değil. Bizim asıl önceliğimiz; eğitimsel olarak okullarımızın hepsinin gerekli fiziki koşullarının oluşturularak tam gün eğitime geçirilmesi. Yıllardır bu söylemler vardı bunları söylemeye çalışıp söylüyorlardı ama iş icraata gelince hiç kimse maalesef bu işin ucundan tutmadı, elini taşın altına sokmadı.” dedi.
“Artan enflasyon aileleri zor durumda bıraktı”
Türkiye’de artan enflasyondan kaynaklı olarak birçok ailelerin kırtasiye ürünlerini alırken zorluk yaşadığını anlatan Demirkol, “Bir çanta kaç liraya doluyor? Nereden bakarsanız en az 8-10 bin lira civarında bir maliyet çıkıyor ortaya. Dar gelirli ve gelir düzeyi düşük aileler için bu gerçekten çok büyük bir meblağ. Hatta 2-3 tane çocuğu bu şekilde okula hazırlamak aileler için büyük bir sıkıntı. Türkiye'deki enflasyon koşulları nedeniyle çok büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bu konuya da bir el atılması gerekiyor ve ailelerimizin desteklenmesi gerekiyor.” dedi.
“Ailelerden bağış adı altında 100 bin TL istendi!”
Demirkol, çarpıcı bir iddiaya daha yer verdi. Eskişehir’de bazı okullarda bağış adı altında ailelerden öğrencileri kayıt ettirirken 80-100 bin TL civarında bir ücret talep edildiğini, zorunda değilmiş gibi gösterilse de bu miktar verilmediğinde okula kayıt yapılmayacağını ima edilerek ailelere söylendiğinin vurgusunu yaptı. Demirkol, “Bakanlık bağış konusuyla ilgili her yıl çıkıp söylemlerde bulunuyor ama iş bu tarafta öyle görünmüyor. Özellikle kayıt dönemlerinde belirli okullara yığılmalar oluyor. Okulun kayıt alanına nakil gelen öğrencilerden fatura isteniyor. Bu faturalar ibraz edilemeyince de ortaya 80-100 bin TL civarında bağışların istendiği ile ilgili duyumlar aldık.” dedi.
Bağış adı altında istenen para verilmeyince tehdit edildiler…
Demirkol açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
Bu bağış adı altında istenen para zorunlu bir istek değil ama maalesef ki bu zorunluymuş gibi tutuluyor. “Yoksa kaydını yapmayız, kayıt edemezsin” gibi bazı durumlar da ortaya çıkıyor. Yani kötüye kullanım söz konusu.
Bizim çoğu idarecimizin iyi niyetinden hiçbir zaman kuşkumuz olmadı. Ancak bazı okullarda okul aile birlikleri üzerinden “böyle bir sorumluluk getirilmiş” gibi şeyler duyduk. Tabii ki bunlar hoş durumlar değil çünkü anayasamıza göre de okullarımız bir kamusal alan. Kamusal alanla eğitimler ücretsiz devlet tarafından verilir ve aileler herhangi bir ücret vermeye zorlanamaz.
“Türkiye’de okula aç gelen öğrencilerimiz var”
Okul kantininde satılan yiyeceklerin pahalı olmasından kaynaklı olarak bazı öğrencilerin aç kaldığını belirten Demirkol, “Kantin fiyatları konusunda ailelerden çok fazla şikayet geliyor. Yüksek meblada tutulan ihale bedelleri öğrencilerin üzerinden çıkarılmaya çalışılıyor. Yani velilerin cebinden çıkıyor. Ekonomik anlamda zorluk çeken aileler çocuklarına harçlık veremiyorlar. Halen daha Türkiye'de şu anda okula aç gelen öğrencilerimiz var. Velilerin çünkü alım gücü çok düşmüş durumda, asgari ücret belli, açlık sınırının altındaki alınan ücretler. Maalesef bu çocukların gelişimini de doğrudan etkiliyor. O nedenle öğrenciler kantinden temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda sıkıntı yaşıyor. Bir tost alamıyor çocuk ya da işte buna benzer su veya diğer ihtiyaçlarını karşılayamıyor.” dedi.
“Öğrencilere bir öğün ücretsiz verilmeli”
Bakanlık ve iktidardan istek yapılmasına rağmen herhangi bir çözüm yolu geliştirilmediğini vurgulayan Demirkol, “Bizlerin yıllardır bakanlıktan ve siyasi iktidardan isteği var. Diyoruz ki; ‘öğrencilerimize bir öğün müjdetsiz yemek ve içilebilir temiz su sağlanmalı’. Çünkü öğrencilerimiz tam gelişim çağlarında. Hatta %30'un üzerindeki bir kesimin okula aç geldiği yani yeterli besinden uzak geldiğine yönelik bir bilimsel araştırmalar var. Yani günümüz koşullarında bunun bir şekilde temin edilerek öğrencilerimize bir öğün ücretsiz verilebilir diye düşünüyorum.” dedi.