Ak Parti dün akşam saatlerinde yaşanan istifalarla bir kez daha kendini tartışmaya açtı.
Seçim sürecinin üzerinden 2 sene geçmeden 4. kez ilçe başkanlarının istifa etmesi elbette tartışma konusu olur.
Kaldı ki Engin Vural’ın ilk yönetim kurulu içinde il başkanı Gürhan Albayrak’ın isteği ile yakın geçmişte yine bazı istifalar olmuş, Odunpazarı cephesinde sular pek durulmamıştı.
Tartışma konularından birisi de her iki ilçe başkanının neden istifa ettiği sorusu?
Onlar kendi isteğimizle dese bile hepimiz bunun kendi istekleriyle olmadığını biliyoruz.
Zaten istifa etmeyi akıllarından geçiriyor olsalardı aynı gün içinde TV programına çıkıp, ilçe başkanlığı tarafından tertip edilen etkinliklere katılmazlardı.
Şundan emin olalım ki bu istifa değil bir görevden alma operasyonu…
Peki neden?
Şayet kimilerinin iddia ettiği gibi ilçeler üye hedef sayısını tutturamadı ise bu sadece ilçe başkanlarının kabahati mi?
Gerekçe buysa bu durumda il başkanı Albayrak’ın herhangi bir sorumluluğu yok mu?
Kaldı ki daha 2 yıl olmadan 4 kere başkan 5 kere yönetimi değişen ilçeler için bir hedef koymak ne kadar gerçekçi?
Gerekçe üye hedef sayısı değil ise perde arkasında her iki ilçe başkanının istifasını isteyecek kadar neler yaşandı?
2 genç ve bana göre Ak Parti ülke genelinde olağanüstü zorlanırken görev almayı kabul etmiş isim istifası istenecek kadar ne yapmış olabilir?
Bu zihniyetle Ak Parti kendini bu işe adayacak kaç kadro bulabilir? Teşkilatın partiye güvenini nasıl kazanır?
Partinin her biri Ankara ile çok yakın olan Milletvekilleri bu konudan haberdar mı? Onayları var mı? Akşamüstü baskını gibi ortaya çıkan bu durum içlerine sindi mi?
Bunları merak etmiyor değilim…
Velhasıl bu istifalar aslında bir süredir iyi gitmeyen ancak sürekli sümen altı edilen parti içindeki iletişimsiz, gruplaşma ve soğuk savaşları göz önüne çıkarttı.
Yekten inkar edilse bile Ak Parti içinde milletvekilleri eskisi kadar bir araya gelmiyor.
İl Başkanı Albayrak ve vekiller arasındaki iletişimin çok kuvvetli olmadığı hatta bazı ikili ilişkilerin çarşafa dolandığını çok iyi biliyoruz.
Yine il yönetiminde, meclis üyeleri içinde, partililer arasından partinin grup başkan vekiline yönelik ithamlar sıralanıyor ancak il yönetimi veya vekiller bu ithamlara karşı sessiz kalıyor.
Hatta il başkanının bizzat kendisine yönelik sosyal medya üstünden ortaya atılan iddialar var ve bunlar sessizliğin içinde saklı duruyor.
Partinin eskileri ayrı, küstürülenleri ayrı, gidişattan memnun olmayanları, yok sayılmak istenenleri ayrı olmak üzere kaç grup var sayamayız…
Görünen o ki Ak Parti seçim başarısızlığından sonra bunu değiştirmek için çaba harcamak istese bile bunu başaracak birlik ve bütünlükte değil.
Kolayca dağılıyor, kurumsallık zedeleniyor, ilişkiler ve iletişim mevsim normallerinin çok altında seyrediyor.
İşin kötüsü düzeltmek isteyen, onaralım diyen yok!
Niyetler iyi, kahkaha bol, espriler havada uçuşuyor ama profesyonellik yok.
Üstelik birine yükleneceğim diye günahı olmayanları suçlayarak kızdırmakta çok mahir olanlar var.
Sonra parti içi sorunlu, sıkıntılı, yönetilemiyor.
O zaman Emre istifa, Engin istifa, Muhammed İstifa…
Sonra?
Hele birileri atansın, göreve başlasın, üzerinden 1 sene falan geçsin.
Sorun olursa onlardan istifa istenir…