İki genç ilçe başkanının, başarıları ya da yaptıkları çalışmalardan bağımsız olarak istifaya zorlanmaları, Eskişehir göz önüne alındığında “bu kaçıncı” dedirten haksızlıklar zincirinin yeni bir halkası oldu.

Eylül ayında başlatılan performans değerlendirmeleri gerekçe gösterilerek yapıldığı iddia edilen istifa fırtınası, Eskişehir’i de etkisi altına aldı.

AK Parti zinciri güçlendirmek istiyor olabilir. Zincir, en zayıf halkası kadar güçlüyse, o halkayı söküp atmak maharet ister, ancak ortada bir zincir kalmaması zayıflıktan daha vahim sonuçlar doğurabilir.

Nitekim uzun bir süredir, AK Parti’nin insan kaynağı havuzunun giderek tükendiğine dair pek çok değerlendirmeye ve sohbete tanıklık ediyorum.

25 yıllık iktidarı boyunca muhalefet partilerini ancak kendi çizgisinden yürümesi koşuluyla muhatap alan AK Parti, kendi içinde de herhangi bir muhalif sese izin vermediği gibi, olası yeni oluşumlara da geçit vermiyor.

Hatta parti içinde yeni isimlerin filizlenmesi adına neredeyse hiçbir zemin yok.

Genel merkez atamasını yapıyor, sonra da istifalarını istiyor.

Oysa istifa, özünde üsttekilerin emri ya da kişinin kendi iradesi ile devreye alınan bir kurumdan ziyade daha çok yönetilenlerin kanaatleri dikkate alınarak başvurulması gereken bir mekanizmadır.

Bir Sağlık Bakanının sağlık çalışanlarının taleplerini karşılayamaması ya da bir Ekonomi Bakanının halka beklenen refahı sağlayamaması durumunda istifa etmesi, etik bir davranış olarak görülmelidir.

İlçe ya da il başkanlarının kaderini üyeler belirlemelidir.

Başkanlar, üyelerin serzeniş ya da övgüleri ile yol almalıdır…

Ne var ki, AK Parti’de istifa; verilen değil de istenen bir şey olarak can çekişiyor. Bu yüzden içi boşaltılıyor, etik değer taşımıyor ve giderek itibar kaybeden bir kurum olarak görülüyor.

***

Tesadüf bu ya, AK Partili iki ismin istifasını sunduğu günlerde, dünyanın başka bir yerinde de iki farklı isim görevlerinden istifalarını sunuyordu.

Slovenya İçişleri ve Adalet Bakanları, Roman kökenli bir şüphelinin bir kişiyi yaralaması ardından istifalarını sundu.

Başbakan Golob, şiddetin son zamanlarda arttığı güneydoğu Slovenya'daki kötüleşen güvenlik ile ilgili "nesnel sorumlulukları" olduğu belirterek her iki bakanın da istifalarını kabul etti.

İnsanın ülkeye bakınca, “Böyle istifa mı olur kardeşim?” diyesi geliyor.

Oradaki istifaysa buradaki ne…

***

Yeniden Eskişehir’e dönecek olursak…

Yaşanan istifalar ilk etapta Gürhan Albayrak’ın gücüne yoruldu.

Ancak hemen ardından, sıranın Albayrak’a geleceği yönünde yorumlar yapılmaya başlandı.

İki zıt görüşün aynı iki istifa üzerine oturtulması sizce de ilginç değil mi?

Herkes kendi meşrebine göre bir senaryoyu ciddiye alıp kendi filmini çekmeye hazırlanıyor.

Bence, gidenin ve gelenin belirlenme biçimi dikkate alındığında, AK Parti’nin Eskişehir’deki aktörlerinin fazla hesap kitap yapmasının bir anlamı yok.

Eskişehir’deki AK Parti içi dengeleri, birilerinin gidip gelmesi üzerine kurmak kahve falı okumaya benziyor.

Birilerinin yüreği kabardı diye Albayrak gitmez ya da tam tersi kalmaz.