2015 yılında 216’ya kadar gerileyen işletme sayısı, özellikle 2016 sonrası toparlanmaya başladı. 2018’de 297’ye ulaşan sektör, pandemi yılı olan 2020’de 313 işletmeye yükseldi. 2021–2023 döneminde ise arıcılıkta adeta bir sıçrama yaşandı. Bu yıllarda 375 → 394 → 444 şeklinde artan işletme sayıları, sektöre olan ilginin arttığını gösteriyor.

Yüksek Teknoloji Denince Akla: Eskişehir!
Yüksek Teknoloji Denince Akla: Eskişehir!
İçeriği Görüntüle

2024’te 444’ten 423’e gerileme, üretim maliyetlerindeki artış ve iklim değişikliğinin etkileriyle açıklanıyor. Bal üretiminde kullanılan şeker fiyatlarındaki artış, arıların doğrudan etkilendiği kuraklık ve mera kayıpları, bazı işletmelerin faaliyetlerini sonlandırmasına neden oldu.

Arıcılık, sadece bal üretimi değil; polinasyon yoluyla tarımın verimliliğini artırması açısından da büyük önem taşıyor. Özellikle Eskişehir’in kırsal ilçelerinde küçük ölçekli işletmeler için ek gelir kaynağı oluşturuyor. Son yıllarda artan işletme sayısı, kırsal kalkınma ve gıda güvenliği açısından umut verici bir tablo ortaya koyuyor.

Arıcı sayısındaki artış, uzun vadede bal fiyatlarının daha istikrarlı hale gelmesine katkı sağlayabilir. Ancak maliyetlerdeki yükseliş ve iklimsel sorunlar çözülmezse, tüketicilerin uygun fiyatlı bala ulaşması zorlaşabilir.

Balcılığın merkezi Tepebaşı

Arıcılıkta en çok işletmeye sahip olan yerler, şehrin merkez ilçeleri Tepebaşı ve Odunpazarı oldu. Yıllar içinde istikrarlı şekilde artan işletme sayılarıyla bu iki ilçe, adeta Eskişehir arıcılığının kalbi haline geldi.

İnönü, Mahmudiye ve Sarıcakaya ilçelerinde de son yıllarda yükselen bir trend göze çarpıyor. Bu bölgeler, doğal bitki örtüsü ve coğrafi avantajlarıyla önümüzdeki dönemde merkez ilçelerin yanında yeni üretim üsleri olmaya aday görünüyor.

Gelişemeyen ilçeler

Buna karşın Beylikova ve Han gibi bazı ilçelerde işletme sayısı neredeyse hiç artmadı. Oysa arıcılığa elverişli doğal şartlara sahip bu bölgelerin, daha fazla destek ve teşviklerle potansiyellerini ortaya çıkarabileceği belirtiliyor.