Ufak bir rahatsızlık geçirdim. Bu aralar gündemi biraz ağır aksak, biraz geriden takip ediyorum. O yüzden bazı yorum ve tespitleri de ancak kaleme alabiliyorum.

Sizin de gözlemlediğiniz gibi Eskişehir’de alışılmışın dışında bir yerel seçim havası var.

Normal koşullarda seçime 3,4 ay kala yaşadığımız atmosferi çok daha öncesinden yaşamaya ve sayıca diğer seçimlerden çok daha fazla aktör konuşmaya başladık.

Hem CHP hem AK Parti kanadında isim enflasyonu fazlayken bu isimlere bu kez İYİ Parti adayları da eklendi.

Sonuç olarak hop oturup, hop kalkacağımız ve sonucu önceden tahmin etmenin neredeyse imkânsız olacağı bir seçim bizleri bekliyor.

Biliyorsunuz her seçim olduğu gibi CHP’de tüm gözler Büyükerşen’in üstünde.

Yılmaz Hoca’nın adayım diye başladığı yolculukta yavaş yavaş kenara çekileceği ve yerini Ahmet Ataç’a bırakacağı şeklinde bir intiba var.

Hatta Büyükerşen’in Ataç ile son zamanlarda daha sık buluşması, Ataç’ı sürekli takdir etmesi ve kendisine her fırsatta “Kardeşim Ahmet” diye atıfta bulunması buna yorumlanıyor.

Öte yandan partiler üstü konumu ve potansiyeli nedeniyle pek çok CHP’li Ataç’ın en mantıklı tercih olacağını dile getirmekte bir sakınca görmüyor.

Fakat ben söz konusu Büyükerşen olunca her sürprize hazırlıklı olmalı diye düşünüyorum.

Yılmaz Hoca Anadolu Üniversitesi’nden ayrılırken en favori ismin üstünü çizmiş, en az oy alan ismi desteklemişti.

Yılmaz Hoca genel seçim sürecinde liste başı olur diye beklenen ve yıllarca en yakınında olup, genel sekreterlik görevini verdiği Engin Çakmak isminin de üstünü çizmiş ve Çakmak vekil sıralamasında ancak 4. Sırada yer bulmuştu.

Dolayısıyla seçim dönemi yaklaştığında karşımıza şu an için tahmin edilmeyen iki seçenek çıkabilir.

Birincisi Yılmaz Hoca ben aday olayım, seçileyim, meclis çoğunluğu alıp görevi Ahmet Ataç’a bırakayım diyerek Ataç’ı ikna etmeye çalışabilir.

Seçim gürültüsüz, patırtısız olsun gerekçesiyle bu seçenek üzerinde durması muhtemel.

Öte yandan benden sonrası tufan diyerek “Kardeşim Kazım” derse hiç şaşırmam ve garipsemem.

Son günlerde Kazım Kurt’un Büyükerşen’e karşı yumuşak tavrı, söylemleri ve il kongresinde yapacağı hamleler ile bu seçenek daha da güçlenebilir.

Üstelik olası bir pazarlık durumunda yani İYİ Parti’nin yerel ittifak konusunda sürpriz bir iş birliği olması durumunda Odunpazarı’nı İYİ Parti’ye verme seçeneği karşısında böyle bir seçeneğin çok ütopik olmadığını da düşünebiliriz.

Dolayısıyla sevgili dostlarım ben bu seçim dönemi için büyük bir heyecan içindeyim.

Sonunu kestiremediğimiz bir filmi izler gibi günlük değişkenleri olan bu süreç Eskişehir için inşallah hayırlı olur.

Bugün CHP kanadından bir kesit aktardım, yarın AK Parti ile devam edeceğim…