Deniz Çağlar Fırat yazdı...

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in cenaze töreni hepimize çok önemli mesajlar verdi. Çok genç yaşta Manisa gibi sağcı bir kentte partisinin oy oranı %6’yken %60’a yakın bir oy alarak 74 yıllık sağın kalesini yıkarak Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Ferdi Zeyrek’in siyasi başarısının alt metni ne yazık ki sadece cenaze töreninde okunabildi.

48 yaşında elim hatta ailesinin iddialarıyla soru işaretleriyle dolu bir kazayla aramızdan ayrılan bu genç, dinamik, pırıl pırıl adamın son yolculuğuna, sadece Manisalılar değil, Türkiye’nin dört bir yanından insanlar eşlik etti. Peki, bu kalabalık neyi anlatıyor? Bu sevgi seli, bu gözyaşı, bu coşku sosyolojik olarak neyin habercisi?

Gelin, bu tabloyu biraz eşeleyelim.

Zeyrek, Manisa’nın sokaklarında büyümüş, esnafın, çarşının, tarlanın nabzını tutmuş bir adamdı. Mimarlık bilgisiyle şehri yeniden inşa etme hayalleri kurarken, yüreğiyle de her bir Manisalının elini sıkmış, gönlünü kazanmıştı.

Cenazede toplanan kalabalık, işte bu samimiyetin, bu halka dokunmanın eseriydi. Sosyolojik olarak bu tablo, bir şeyin altını kalın kalın çiziyor: Halk, artık sahte vaatlere, kibirli kürsülere, yapay pozlara kanmıyor. İnsanlar, kendileri gibi olanı, içten olanı, dürüst olanı bağrına basıyor.

Bu kalabalık CHP cephesinin sahici karşılık bulduğu bir duygunun da yansımasıydı. Zeyrek, ‘parlak, zeki ve dürüst’ karakterlerin hem umut hem sonuç üretebileceğini gösterdi.

Bu insanlar CHP’nin yeni neslini, taze fikir, güçlü kararlılık, çözüm vaat eden karakterlerini temsil ediyor.

Karşısında ise tek liderli, merkezî irade bulunuyor.

Yenilik yok, kişilik farkı yok, dinamizm yok. İrade yok. Lidere bağımlı bir kitle…

Aynı sözler, aynı yüzler, aynı klişeler. Dinamizm sıfır, canlılık sıfır.

Sanki bir makine, yıllardır aynı plağı çalıyor: “Biz yaptık, biz biliriz, biz biat isteriz.”

Kısacası, Zeyrek’in cenaze töreni halkın önemli bir kesiminin kendisine umut olabilecek yeni nesil genç siyasetçi istediğini gösteriyor.

O umudu gördüğü siyasetçinin peşinden de gitmekten asla korkmuyor.

Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve daha niceleri...

CHP, adeta bir yıldızlar geçidi gibi, her biri kendi şehrinde, kendi alanında parlayan isimler çıkarıyor. Örneğin ilimizde CHP adına Eskişehir’de de Talat Yalaz bunlardan biri değil mi?

Bu insanlar, kürsüde nutuk atmak yerine halkın arasında, sokakta, kahvede, tarlada iş üretiyor.

Özetle; Yeni nesil siyasetçi, halkın nabzını tutan, samimi, dürüst ve dinamik bir liderdir. Kibirli kürsü nutukları yerine sokakta, kahvede, tarlada halkla iç içe iş üretir; sosyal medyayı etkin kullanır, gençlerin ve kadınların sesine kulak verir.

İdeolojik klişelerden uzak, çözüm odaklı projelerle umut aşılar. Sosyal demokrasinin pratik adımlarıyla halkın derdine derman olmayı hedefler.

Ama işte, bu yeni nesil siyasetçilerin CHP içinde önlerinde bir engel var. O da kendi içindeki “eski kafalar”. Parti, bu parlak aktörleri sahneye çıkarırken, bir yandan da değişime direnen, koltuk sevdasına tutulan, “bizim zamanımızda böyleydi” diye mızmızlanan bir zihniyetle mücadele ediyor.

Zeyrek gibi 47 yaşında bir belediye başkanının, Özgür Özel gibi 77 doğumlu bir genel başkanın, İmamoğlu gibi halkın sevgilisi bir liderin önünü kesmeye çalışanlar, CHP’nin en büyük sınavı.

Bu eski kafalar, partinin dinamizmini baltalamaya, o taze enerjiyi söndürmeye çalışıyor. Ama nafile!

Manisa’daki kalabalık, bu yeni kuşağın, bu dinamizmin durdurulamayacağını gösterdi.

Ferdi Zeyrek’in cenazesi, sadece bir yitip giden bir canın vedası değildi. O, bir milletin, bir şehrin, bir yeni neslin “Biz buradayız, değişim istiyoruz” çığlığıydı. Sosyolojik olarak bu tablo, gelecek kuşakların nereye gideceğini net bir şekilde ortaya koyuyor.

İktidar, muhalefet ve en önemlisi CHP içindeki “eski kafalar” bu mesajı alır mı, yeni nesil siyasetçi istendiğini anlarlar mı, bilemem?