Resmi Gazete’de yayımlanan bir kararla, 14 Temmuz 2025’te, Anadolu Üniversitesi İktisat ve İşletme Fakülteleri sessiz sedasız kapatıldı.

Rektör Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel ise “Açıköğretim açıköğretimdir, örgün gibi anlaşılıyordu!” diyerek anlaşılması çok güç bir açıklama yaparak herkesi şaşırttı. Hatta milyonlarca insanın umut kapısını bir tabela meselesi gibi algılayan ve bir tabela gibi görülmesini sağlayan bir açıklama yaptı.

Anadolu Üniversitesi, 60 yılı aşkın bir süredir Türkiye’nin dört bir yanından, hatta dünyadan, eğitim almak isteyenlere kucak açtı. Açıköğretim sistemi, bir devrimdi! Memur, işçi, ev hanımı, köyde çobanlık yapan genç, büyük şehirde hayallerinin peşinde koşan memur adayı… Herkes için bir umut ışığıydı bu fakülteler. İ

ktisat, İşletme, Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi… Bu bölümler, sadece diploma değil, birer hayat değiştirme fırsatı sunuyordu. Milyonlarca insan, bu sistem sayesinde kendini yeniden inşa etti, kariyer yaptı, ailesine daha iyi bir gelecek sundu.

Şimdi ne oldu? Hadi, “Açıköğretim Fakültesi” çatısı altında birleşti diyorlar, ama bu birleşme mi, yoksa bir tasfiye mi?

Soruyorum, bu karar kimin için alındı? Öğrenciler için mi, yoksa başka saikler mi var?

Eskişehir’e bakalım… Bu şehir, Anadolu Üniversitesi’nin atardamarıyla yaşıyor. Kampüsler, öğrenciler, gençler, esnafın yüzünü güldüren o hareketlilik… Hepsi bu üniversitenin eseri. İktisat ve İşletme Fakülteleri’nin kapanması, sadece akademik bir kayıp değil, kentin ekonomisine ve kentin ruhuna indirilmiş ağır bir darbe olarak değerlendirilmeli…

Eskişehir, bir üniversite şehri olmanın ötesinde, bir umut şehriydi.

Şimdi o umut, bir Resmi Gazete satırında kayboldu.

Rektör Adıgüzel’in “örgün gibi anlaşılıyordu” sözü, adeta bir itiraf.

Ne yani, bu fakülteler fazla mı prestijli bulundu?

Açıköğretimin “ikinci sınıf” damgası yemesi mi istendi?

Bu mudur vizyon?

Bu fakülteler, fırsat eşitliğinin kalesiydi.

Anadolu’nun ücra bir köyünde ders çalışan bir gencin, bankacı, yönetici, hatta diplomat olma hayalini çaldınız. Yerine ne koydunuz?

Mevcut öğrencilerin hakları korunacakmış, peki ya yeni hayaller? Peki ya o kapıyı çalacak yeni öğrenciler?

Üniversitenin küçülmesi, sadece Eskişehir’in değil, Türkiye’nin meselesi. Anadolu Üniversitesi, bir zamanlar dünyanın en büyük açıköğretim sistemine sahipti. 2 milyonu aşkın öğrencisiyle, bir eğitim imparatorluğuydu.

Şimdi ne oluyor? Teknik bölümler Eskişehir Teknik Üniversitesi’ne ayrıldı, köklü fakülteler kapatılıyor, sıralamalarda geriye düşülüyor. URAP verilerine göre, Anadolu Üniversitesi 24. sıraya gerilemiş, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin bile gölgesinde kalmış. Bu mu başarı? Bu mu yükseköğretime katkı?

Bu üniversiteyi bu hale getirenler, aynaya bakıp utanmalı!

Bu fakülteler, sadece birer akademik birim değil, bir kentin, bir ülkenin belleğiydi. Mezunlarının diplomalarında “İktisat Fakültesi” yazıyordu, gurur duyuyorlardı. Şimdi ne olacak? “Açıköğretim” damgasıyla mı yetinecekler? Bu mu adalet?

Kararın bilimsel gerekçesi ne?

Akademik personel ne olacak?

Öğrencilerin hakları nasıl korunacak?

Şeffaflık nerede?

Anadolu Üniversitesi, bir zamanlar hayalleri büyüten bir devdi. Şimdi o dev, küçülmeye zorlanıyor.

Bu karar, sadece iki fakültenin kapanması değil, bir ülkenin eğitim ruhuna vurulan bir darbedir.

Bu gidişat iyi değil! Anadolu’nun kapılarını kapatmayın, o kapılar milyonların umududur.