Çoğunluğumuz yok, Bakanlık engel oluyor, biz istedik ama engellendik…

Söz konusu afet dönüşüm ya da kentsel dönüşüm ise artık bu tür söylem ve bahanelerin insanlar nezdinde bir geçerliliği kalmadı.

Hele ki Büyükşehir Belediyesi gibi 20 yılı aşkındır yerelde iktidar olan bir kurum için hiçbir geçerliliği yok.

Dün akşam Büyükşehir Belediye Meclisi’nde gerginlik vardı.

Aslında son derece ılımlı ve üzüm yemeye yönelik bir tavırla başladı belediye meclisi.

Hakkını teslim edelim Ak Partili Murat Özcan gündem dışı söz aldı ve özetle şunu dedi

artık siyaseti bir kenara bırakalım. Bu deprem hepimizi derinden etkiledi. Geçmişi bir kenara koyalım ve üzerimize düşen tüm görevleri bir bir yerine getirelim

 Bu sözlere bırakın itiraz etmeyi, alkış tutarım.

Eskişehir gibi öncelikli deprem meselesini yıllardır o ya da bu sebeplerle ötelemiş ve bir adım gidememiş bir şehirde merkezi iktidar temsilcilerinden biri “üzerimize düşen görevleri bir bir yapalım” diye teklif veriyor. Daha ne olsun.

Gel gelelim CHP kanadı tarafından yine eski defterler açılıyor. Büyükerşen daha önce yapılan girişimlere dem vuruyor. Bazı meclis üyeleri Bakanlık v.s. diye yine çözümün değil problemin detayları ile konuya dalınca bu olumlu hava ortadan kalkıyor.

Gerginlik dahi olsa bundan şikayetçi değilim. Hepimiz için hayati bir konunun olması gereken yerde, belediye meclisinde gündem olması güzel bir şey.

Ancak son tahlilde artık tartışmanın, bahane üretmenin, geçmişi bugüne taşıyıp işi çıkmaza sokmanın bir alemi yok.

Artık sadece yerel yönetim ve merkezi iktidar ile resmi kurumları da aşan, şehrin tüm güçleri ve sivil inisiyatifini içine alan bir çözümü acilen devreye sokma zamanı.

Bakın ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş’ta aynı şeyi savunuyor ve diyor ki “bu depremden sonra bu iş sadece onun bunun konusu olmaktan çıktı. Artık sivil inisiyatif de devreye girmeli. Zira evi işi üretimi fabrikası olan herkesin yatırımları Eskişehir’de. Hepimiz zarar göreceğiz. Deprem bölgelerinde insanlar öldü.

Haksız diyebilir misiniz?

Olası bir felakette başımıza gelecekler ayan beyan ortadayken bu işin kaderini sadece Yerel yönetim ve merkezi iktidar ile kurumlara bırakmak artık mümkün değil.

Başta can kaybı ardından ekonomik olarak yapılan yatırımları koruyabilme imkanı varken hedefimiz tartışmanın bir tık ötesine geçmek olmalı.

TOKİ gibi başka müteahhitler devreye sokarak, imar planlarını yani rezerv alanları hızlıca oluşturarak ve siyasi çekişmeyi bir kenara bırakıp az biraz fedakarlık ederek şu kibir zırhını indirme zamanı.

Başta da dile getirdim. Artık bahanelerin son kullanma tarihi geçti. Bu felaket ezberleri bozan ve hepimizi travmaya sokan, geceleri “ya burada da olursa” sorusunu eksik etmeyen bir aşamaya geçti.

Özetle bana ne CHP’den, Ak Parti’den, Bakanlıktan, gerekçeden, tartışmadan

Ben önlemini almış bir şehir istiyorum arkadaş. Ben problemin değil çözümün tartışmasını bekliyorum.

Ya yapın ya da yapacak olana müsaade edin.