Sessiz, kimseye hayır diyemeyen, kendisine kötülük yapıldığında dahi efendiliğini bozmayan, herkes tarafından çok sevilen ama bir o kadar özensiz davranılan insanlar için “Ensesine Vur Lokmasını Al” derdik.

Şimdi aynı şeyi Eskişehir için söylesek yeridir!

Çünkü Eskişehir yıllardır kesintisiz şekilde talan edilen, elindeki yatırımlar birer birer alınan, sözüm ona çok sevilen ama özensiz davranılan bir şehir kimliğine dönüştü.

Kimine göre ceza, kimine göre bedel ödetilen hatta biraz da iktidar temsilcilerinin basiretsiz ya da beceriksiz olduğu bu süreci tartışabiliriz ama bu durumu değiştirmeye ne yazık ki yetmiyor.

Eskişehir göz göre göre kan kaybediyor ve şehrin Ak Parti vekilleri de bizim gibi seyretmekle yetiniyor.

Belki hatırlamayanlar vardır, aklıma gelenleri sayayım

Eskişehir’de,

125 Yıllık TÜLOMSAŞ bir gecede TURASAŞ oldu Ankara’ya taşındı…
Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vardı kapatıldı
TSE vardı elimizden gitti
Havacılık şehriydik ama kümelenmesi Ankara’da yapıldı
Basın İlan Kurumu vardı Bursa’ya taşındı
AÖF Gelirlerine Ankara el koydu
YHT yeni hatları Eskişehir’e uğramadan etrafından dolanmaya başladı
Hasan Polatkan Havalimanından resmi seferler kaldırıldı yetmedi SHGM aracılığı ile özel havayollarına buraya gelmesin Zafer’e gitsin diye aba altından sopa gösterildi

Üstelik tüm bu kurumlar elimizden birer birer giderken koca ülkeye otoyollarla, köprülerle donatan iktidar şehre bir çevre yolu ya da Alpu, Seyitgazi’ye küçücük bir yolu yapmadı, esirgedi.

Şimdi başka bir sorunumuz daha var…

Geçtiğimiz günlerde PTT Başmüdürlüğü ile ilgili üzücü iddialar ortaya çıktı. CHP Eskişehir Vekili İbrahim Arslan müdürlüğün kapatılarak Eskişehir’in başka bir şehre bağlanacağına dair soru önergesini meclis gündemine taşıdı.

Yaklaşık 500 kişinin çalıştığı yarısının taşerona bağlı olarak hayatını idame ettirdiği müdürlük kapatılacak iddiasının gerekçesi bile yok.

Afyon, Kütahya, Bilecik’e yapısal olarak destek veren müdürlük kapanırsa pek çok çalışan için başka şehirlere mecburi bir görev tayini gerekiyor. 450,500 çalışanın yaşadığı bu belirsizlik, bu mağduriyet bir yana Eskişehir’in kamu hizmetlerinden giderek uzaklaştırılması, öksüz bırakılması bir yana …

Ancak kamuoyu bu konuda da ne yazık ki bütün bir tepki gösteremiyor. Haliyle iktidar temsilcileri de konuyu gündemlerine alıp nezaketen bile olsa Ankara’ya “bir durun” diyemiyor. Hoş deseler bile Ankara’da sözümüz ne kadar geçiyor tartışılır ama böyle gayretsiz, böyle acz içinde devam eden süreçler bu şehrin aleyhinde ciddi handikaplar yaratıyor.

Bu kadar olmamalı, iktidar vekilleri bizzat bu konuyla ilgilenip ağırlığını göstermeli. Yoksa vekilleri bile ithal demeye ve Eskişehir sevgilerini sorgulatmaya fazlaca devam ederler…

****

O Dubalar Olmadı!

Eskişehir mevcut imarı sebebiyle merkezi genişleyemeyen dolayısıyla giderek artan araç sayısı yüzünden sıkıntı yaşayan bir şehir.

Yapısal sorunların yanı sıra şehir yaşayanlarının araç kullanma alışkanlığı ve trafik seyirlerindeki kuralsızlıklar işi daha büyük sorunlara dönüştürüyor.

Kuralsızlığın en sıkıntı yarattığı nokta ise ana arterler üzerinde dörtlüleri yakıp duraklama yapan araçlar. Bu araçlar yüzünden 4 şeritli caddelerde bazen 2 bazen ise tek şerit üzerinde zar zor ilerleme kaydediliyor.

Büyükşehir Belediyesi UKOME ise bu sorunu bir nebze aşalım diye Yunusemre Caddesi, Süleyman Çakır Lisesi önü ve son olarak Atatürk caddesinde yolu ikiye bölen bir duba uygulamasına geçti.

Ancak bunun verimli olmadığını, estetik durmadığını hatta trafik akışını daha da zora soktuğunu net bir şekilde iddia ediyorum.

Çünkü dubalardan önce yolun karşısındaki 10 metrelik mesafe an itibariyle 300, 400 metreye uzamış durumda.

Daha basit bir örnek vereyim…

Sıkça kullanılan Kırmızı Toprak Mahallesi Nilay Sokak üzerinden hareket eden bir araç Tepebaşı istikametine gitmek için Kanatlı okulununun yanından Atatürk caddesi karşı şeridine geçerek ister Kızılcıklı ister ise İstasyona doğru rahatça yol alıyordu.

Şimdi Tepebaşı istikametine gitmek isteyen bir araç önce Atatürk caddesinden Odunpazarı istikametine ilerlemek ardından Hava Hastanesinin cadde üzerindeki girişinden hülle yaparak u dönüşü yapmak ve gideceği yolu 2 katı uzatmak zorunda.

Çünkü caddeyi tamamen kapayan dubaların Basın Şehitleri Caddesi çıkışı dahil olmak üzere karşı şeride akış veren bir aralığı yok.

Bu araçlar daha çok dolanacak, daha uzun süre trafikte kalacak ve mevcut sinyalizasyon sistemi ile daha fazla yoğunluk demek…

On Binlerce kişinin yaşadığı mahallenin akışını 400,500 metre geriye atarak işi zorlaştırmak demek.

Hepsini geçtim şehrin en merkezi, en sık kullanılan caddesinde ortaya çıkan dubalı görüntü estetik değil. Çok rencide edici, görsel olarak rahatsız bir his uyandırıyor.

Yol illa bölünecek ise ince bir refüj ile kuru peyzaj ile daha estetik yapılabilir ve bazı noktalardan karşı şerite işi kolaylaştıracak geçiş aralıkları bırakılabilir.

Ya da yanılıyorsak UKOME yetkilileri onların görüp bizim göremediğimiz verimliliği basit bir şekilde anlatırlar umarım.