Kalbinin kırgınlığını giderken şu dizelerle dile getirdi. 
... 
Giderim Elinizden
Kurtulam Dilinizden
Yeşil Baş Ördek Olsam
Su İçmem Gölünüzden
... 
Ne acı bir durum, bir ağıtın oyun havası haline getirilmesi. Bu sözler Hediye gelinin dilinden acı şeklinde dökülmüştü. 
Bu türkünün hikayesini duyduğum zaman inanamamıştım. Daha sonra sözlerine göz gezdirip hikayesini araştırınca acı doğruluğuna hak verdim. 
Sizinle paylaşmak istiyorum. 


“Hey Onbeşli” Tokat’ın en sevilen türkülerinden biridir. Günümüzde halen düğünlerde çalan oyun havalarının değişilmez ağıtlarındandır. 


Ne kötü değil mi ağıtta göbek atmak. 


Bir ağıtı hangi akıl fikir oyun havasına çevrilir aklım almıyor. 
Ağıt “15 ile 19” yaşında olan bu genç bahadırların cepheye gitmeleri anısına Anadolu’da yakılan meşhur “Hey Onbeşli Onbeşli” adlı ağıtta söz konusu durum çok acı ve dramatik bir dille anlatılmıştır. 
Söz edilen “15’liler” 1315 doğumlulardır. Yani 1 Haziran 1897 ile 22 Mayıs 1898 arasında doğan ve tam 18 yaşını doldurmuş olan gençlerdir.


Şanlı tarihimizi yazan kahramanlar, küçük yaşta Çanakkale Savaşı’na gönderilen minik askerlerdi. 
Aslında savaşa gönderilenler 15 yaşında değillerdi. Onlara Onbeşliler denmesinin başka bir nedeni vardı.
Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı ordusunda insan kaybı oldukça fazlaydı. Harbiye Nezareti, harp devam ederken askerleri birkaç günlüğüne memleket iznine göndermeye gayret etmişti çünkü savaşta artan kayıplar, nüfusun azalacağı korkusunu doğurmuş ve bu nedenle askerler memleketlerine nüfusu çoğaltmak üzere gönderilmişlerdi.
“Onbeşliler” diye bilinen 1315 doğumlu (1898-1899 yıllarında doğmuş) çocuklardır. 

Bir efsaneye göre de Tokatlı Halil’in Çanakkale Savaşı’na katılmasını anlatmaktadır.
Tokatlı Halil, 1315 yılında evin en küçüğü olarak dünyaya geldi. O zamanlar yasa gereği her bir hanede bir erkek, ailesinin güvenliğini ve geçimini sağlamak için askere alınmıyordu. 
Evin en küçüğü ve tek erkeği olduğu için cepheye çağrılmayan Halil, bu durumu kendine yediremeyip gönüllü olarak savaşa gitmişti.


Arkasında bıraktığı annesi Rum çeteciler tarafından öldürüldü ve sözlüsü Hediye’de kaçırıldı. O andan itibaren hayatı kararan Hediye, uzun bir aradan sonra kurtulmuş köyüne dönmüştü. 
Ama beklendiği gibi karşılanmamıştı. Köyde bulunan herkes, Hediye hakkında kötü konuşup kötü yola düştüğünü söylüyordu. 


Savaşa kabul edilmeyen Halil mecburen Köyüne dönmüş, köy halkının sevdiği kadın hakkında anlatılanlara inanmış Hediye’ye küsmüştü. 
Bu olanlara dayanamayan Hediye hem köye hem Halile kırılmış köyü terk etmişti. 
Hey Onbeşli türküsü, tek bir ağızdan değil, Halil ve Hediye’nin karşılıklı konuşması şeklinde söylenmektedir.
Bir rivayete göre Hediye giderken.
Türküde girişte ve aşağıda yer alan kısımdaki sözleri söylemiştir. 

Gidiyom gidemiyom
Sevdim terkedemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Gönlünü edemiyom
... 
Her 18 Mart Zaferi yıl dönümünde akıllara gelen acı ağıtı bilinçli bir şekilde dinlemeniz dileğiyle. 
Hayatlarının baharında cepheye koştular, Çanakkale’de toprağa düştüler. Anadolu’nun bağrında yankılanan bir ağıtın ismi oldular. Çanakkale’nin geçilemeyeceğini dosta düşmana kanıtladılar. 
Rahmetle ve Minnetle anıyoruz.