Eskişehir’in pazar yerinde, kirazın tanesi 10 TL yazan bir tabela, CHP’li meclis üyesinin paylaşımıyla gündeme bomba gibi düşmüştü. O pazarcı dün kendini savunmuş. Savunmasında CHP’li meclis üyesini resmen suçlamış üstüne üstlük bir de aklınca insanların zekâsıyla dalga geçercesine “İroni yaptık, gelenler yiyip gitmesin diye yazdık” demiş ve eklemiş kirazın kilosunun ise 600 TL olduğunu söylemiş. Evet, tam 600 TL!

Sayın pazarcı, bu neyin ironisi? Müşterinin aklıyla dalga geçmenin mi, yoksa kendi fiyat politikanızın absürtlüğünü tiye almanın mı?

İroni, zekâ ister, incelik ister; senin bu açıklaman buram buram kibir kokuyor.
Eskişehir pazarları, zaten “dokunulmazlık” abidesi.
Tezgâhlar, sanki müze vitrini!
Müşteri, bir elma seçecek, bir kiraz bakacak, yok!
Pazarcı, asık suratla “Elleme, ben veririm” diyor. Hangi çağdayız? Müşteri, parasını verdiği malı seçemeyecek mi? Bu ne cüret!

Oysa pazar, bir alışverişten öte, bir kültürdür. Sohbettir, dokunmaktır, seçmektir.
Siz, o tezgâhın başında bir esnaf değil de kral mısınız ki de müşteriye “Dokunma!” buyuruyorsunuz?
Türkiye’de pazarda kendi alacağı ürünü seçemeyen kaç il var biliyor musunuz? 1. Evet yazıyla bir. O da Eskişehir…
Çünkü Eskişehir’deki pazarcılar, kendilerini malın efendisi, müşteriyi ise tebaası sanıyor.

Neyse;

Kiraz meselesine dönelim. Tanesi 10 TL yazıp, “İroniydi” demek, müşteriyle alay etmektir.
Kilosu 600 TL olan kirazın tanesi kaç liraya geliyor sayın pazarcı?
Oturup hesaplayalım mı? İster misin?

Ama dert bu değil;

Çünkü bu açıklama sadece kiraz için değil, pazarcının tavrını da özetliyor: “Alırsan al, almazsan git!”
Peki, sayın pazarcı, bu ironiyi tezgâhına gelen emekli teyzeye, asgari ücretle geçinen işçiye nasıl anlatacaksın?
Onlar, senin bu “espri”ni cüzdanlarında mı hissedecek?
Pazar, lüks bir butik değil; halkın sofrasına ekmek, meyve taşıyan bir yerdir.
Fiyatlar uçmuş, alım gücü yerlerde, bir de üstüne böyle “ironiler”…

Yazık!

Sonra da bunu fotoğraflayıp eleştiren meclis üyeleri suçlu öyle mi?
Eskişehir’in pazarcıları, bir an evvel silkelenmeli.
Müşteriye “elletmeme” âdeti, bu çağda ayıp.
Malını seçtirmemek, güven vermemek demektir.
Kirazın tanesine 10 TL yazıp, sonra “Şaka yaptık” demek, ciddiyetsizliktir.

Bak benden sana bir tavsiye;

Sayın pazarcı, tezgâhına biraz nezaket, biraz samimiyet koy. Fiyatını dürüstçe yaz, malını müşteriye sevdir. İroni yapacağım diye halkın zekâsına hakaret etme!
Pazar, sadece alışveriş yeri değil, bir medeniyet sahnesidir.
O sahneyi, kibirle değil, muhabbetle doldur.
Tezgâhına nezaket koy, fiyatını dürüstçe yaz, müşteriye güven ver.
İroni yapacağım diye halkın zekâsına hakaret etme; çünkü gerçek esnaflık, samimiyetle başlar, saygıyla biter!