“En çok Anadolu Üniversitesi tercih ediliyor.”
Dikkat edin! Bu cümle bir eğitim gururunun, bir akademik başarının övgüsü değil.
Bu cümle, bir sahte diploma çetesinin ağzından döküldü.
Yedi yıldır bu işi yaptıklarını söylüyorlar. Yedi yıl!
Ve bu süre boyunca yüzlerce sahte diploma üretmişler. Hem de sadece üniversite değil; lise, ortaokul, hatta ilkokul bile! Üstüne hâkim-savcı kimliği, asker-polis rozeti, ultrason raporu, engelli sağlık kâğıdı...

Ne ararsan var!

Ama dönelim şu cümleye tekrar:
“En çok Anadolu Üniversitesi tercih ediliyor.”

Bakın bu bir tesadüf değil!
Bu, Türkiye’deki diplomalı cehaletin nasıl da organize hale geldiğinin göstergesi!

Anadolu Üniversitesi, yıllardır Türkiye’nin dört bir yanındaki insanlara yükseköğretim imkânı sunmuş, milyonları okulla buluşturmuş, büyük bir hizmet sunmuş bir kurumdu.
Ama görüyoruz ki bugün, diplomanın değil, kâğıdın itibar gördüğü bir düzende, bu büyük kurumun adı en çok sahtecilikle anılan üniversite olmuş.

Niye?
Çünkü kimse sormuyor.
Kimse bakmıyor, kontrol etmiyor.
Adam “Anadolu Üniversitesi İşletme mezunuyum” dediğinde, kimse “Hangi yılda? Hangi dersleri aldın? Hangi hocaların kitaplarından faydalandın” diye sormuyor.
İşte bu boşluk, sahtekârın oksijeni oluyor!

Devlet kurumları diploma doğrulamayı bir angarya gibi görüyor.
İnsan kaynakları ise başvuranın konuşmasına değil, kâğıdına bakıyor.
Bir “diploma” gösteren, isterse Ay’a “uzayda eğitim gördüm” desin, sorgusuz sualsiz makbul insan oluveriyor.

Ve birileri bu boşluğu değerlendirip, 50 bin liraya diploma, 25 bin liraya lise belgesi, 15 bine ilköğretim diploması satıyor.
Kimin umurunda?

Ama en acısı şu:
Bunları alanların bir kısmı terfi ediyor!
Evet, makam mevki sahibi oluyor.
Ve bu sahtekârlığın arkasında, en çok tercih edilen adres olarak Anadolu Üniversitesi kalıyor.
Bu hem bu ülkenin eğitim sistemine, hem de Anadolu Üniversitesi'nin yıllarca süren emeğine atılmış en büyük iftira değilse nedir?

Anadolu Üniversitesi yöneticileri bu açıklamayla ne yaptı peki?
Henüz hiçbir şey!
Oysa her şeyden önce bir itibar savaşı vermeleri gerekiyor.
Sahte diplomalarla değil, gerçek bilgiyle anılmaları için, sistemlerini gözden geçirmeleri, diplomaların dijital doğrulama süreçlerini sıkılaştırmaları, gerekirse İçişleri Bakanlığı ile koordinasyon kurmaları şart!

Aksi takdirde bu kara leke, yıllar geçse de çıkmaz!