Gezmeyi, kamp yapmayı, imkânlar doğrultusunda yol yapmayı seven biriyim.

Tamam, bir Celalettin Kesikbaş değilim ama Eskişehir ilçelerini de fırsat buldukça ziyaret eder, dolaşırım.

En sık gittiğim, bir şekilde yolumun düştüğü ve kendimi iyi hissettiğim yerlerin başında ise Sivrihisar geliyor.

İyi hissetme sebebim ortada.

Sivrihisar zor ama çok net bir değişime imza attı.

Sosyal, tarihi, vizyonel ve en nihayetinde iktisadi bir değişim üstelik.

Öyle ki göç oranlarını durduran hatta Türkiye’de kentten kırsala göçün ufak ufak başladığı bir rakamsal başarıya da imza atmış durumda.

Üstelik OSB’de arsa satışları başlamış, 2 seneye kadar üretimde başlayacak ve eminim bu rakamlarda buna paralel olarak büyük bir ivme kazanacak.

İnsanların göçmek için öne sürdüğü gerekçeler ortadan kalktıkça bu neden olmasın?

Siz ilçenizde iş, sosyal hayat, eğitim, sağlık imkanlarından yararlanıyor.

Çok daha basit ama önemli bir detay ama oturup ulusal bir markadan pizzanızı yiyebiliyor, uluslararası bir markadan americano içebiliyor, bir tiyatro, konser izleyebiliyor, hayranlıkla oraya gelen turistlerle sosyalleşebiliyorsanız oradan ayrılmak ister misiniz?

İyi de sana kendini iyi hissettiren bunlar mı? Diye soracak olursanız.

Evet, bu bana iyi hissettiriyor.  

Ben yapı olarak bahaneleri pek sevmem.

Değişimi seven ve bunu zorlayan bir karaktere sahibim.

İnandığım şeye gövdemi koyup ısrarlı bir şekilde gitmek isterim.

O süreçte eleştirilere, engellere, zorluklara da aldırmadan yoluma devam ederim.

Ama çoğu insana ütopik, hayalci, uğraşılmaz olarak gelir.

Bu yüzden bu disiplini bozmayan, üstüne koymaktan keyif almaya başlamış ve zorluklara rağmen başarmış olanları görünce garip bir motivasyon yaşıyorum.

Söz de kalmayan, eyleme dökülmüş ve ölçülebilen değişimler bana kendi dünyamda bazı değişimler için cesaret katıyor.

Kısıtla kadrolar ve imkânlarla bunun yapılması ise sık sık yaptığım tartışmalar için elime geçen harika bir dokuman…

Bu yüzden fırsat buldukça giderim, dilim döndüğünce de yazarım.

Elbette Başkan Hamid Yüzügüllü’ne aslan payını teslim edeceğim ama ekibini de es geçmek istemiyor ve işi bilenlerle çalışmanın ne denli önemli olduğunun altını çizerek yazımı sonlandırıyorum.

Fırsat olursa üşenmeyin, 45 dakika zaman ayırın ve Sivrihisar’a bir gidip, gezin… Anlayacaksınız…