“İnsanlara istediğinizi yaptırmanın tek bir yolu vardır. Evet, sadece tek bir yol. Karşımızdaki kişide işi yapma isteğini uyandırmak…” – Dale Carnegie

20. yüzyılın sonlarında internetin kullanılmaya başlamasıyla beraber birçok alanda yaşanan gelişmeler iletişim şekillerine ve hayatımızda farklılıklara neden oldu. İlişkilerimizde yüz yüze iletişimin yerini teknolojik ve dijital iletişim şekilleri almaya başladı. Bunda en büyük rol sosyal medya platformlarına aitti. Sosyal medya son zamanların en dikkat çekici kavramı ve birçok kişiye göre sosyal medyasız bir hayatı tarif etmek gerçekten de çok zor. Peki nedir bu sosyal medya? Temel olarak sosyal medya kavramı, insanların, işletmelerin ve organizasyonların birbirleriyle etkileşimini sağlayan ve bağlantı kurmalarına imkân tanıyan platformları anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Günümüzde birçoğumuz Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya platformlarını aktif olarak kullanıyoruz. Bununla beraber, sosyal medyanın insanlar üzerindeki etkisinin çok artması, markaların da fazlasıyla ilgisini çekiyor. Kendi ürün ve hizmetleri için hazırladıkları pazarlama stratejilerinde bu konuya oldukça önem ve hassasiyet gösteriyorlar. Son yıllarda markaların oluşturduğu bu yeni stratejilerden birisi sizlerin de bildiği gibi, Influencer’lar ile iş birlikleri kurmak oluyor. Deinfluencing konusundan bahsetmeden önce isterseniz gelin hep beraber influencer kavramına bir göz atalım. 


Sosyal medya platformlarında güçlü ve etkili bir takipçi potansiyeline sahip olan ve bu potansiyeli kendi öneri ve davranışlarıyla yönlendirebilen kişilere “Influencer” denir. Başka bir deyişle, bu kişilere fenomen kişiler de diyebiliriz. Influencer’lar bir ürün ya da hizmet hakkında yaptıkları paylaşımlarıyla, kendi deneyimlerini sahip olduğu takipçileriyle paylaşır. Bu paylaşımlar, takipçilerde ürün ya da hizmet hakkında bir fikir oluşturur ve bu ürün veya hizmetin satın alma kararında etkili olur. Yukarıda belirttiğim gibi, birçok marka, bu konunun öneminin farkına varmış ve fenomen kişilerle iş birliği oluşturarak, bu kişilerin sosyal medya hesapları üzerinden, ürünlerini, hizmetlerini veya kendi markalarıyla ilgili her türlü bilgiyi, takip eden kişilere sunmaktadır.  Doğal olarak, bahsettiğim bu durum bazen bu hesapları takip eden kişilerin yani tüketicilerin, gereğinden fazla alışveriş yapmasına, aşırı bir tüketim problemine veya doğru olmayan bir ürün ya da hizmeti satın almasına da yol açabilir. Influencer kavramını temel düzeyde açıkladıktan sonra esas konumuz alan De-influencing kavramına geçelim.


Influencer kavramı “etkileyen” ya da “yönlendiren” olarak tanımlandığında De-influencing kavramı da “Etkisizleştiren, etkiyi azaltan, etkisizleştirmeye yönelik olan” şeklinde tanımlanabilir. De-influencing kavramı özellikle son yıllarda tanıştığımız bir kavramdır ve bu kavramın temelinde “bizlere nelerin alınmaması gerektiği, bir ürünün ya da hizmetin gereksiz veya anlatıldığı kadar kaliteli olmadığı” gibi önerilerin verildiği bir trend şeklinde karşımıza çıkar. Başka bir deyişle, genel olarak influencer’ların “Bunu mutlaka almalısın, kullanmalısın” şeklindeki yaklaşımlarına deinfluencer’lar “Bunu almana gerek yok, kullanmana gerek yok” şeklinde cevap verir. 


Doğal olarak söylediğim bu mevzuda, influencer’ların ve deinfluencer’ların karşı saflarda yer almasına neden olur. Bu açıklamalardan yola çıkarak, deinfluencer’ların da kişileri etkileme yoluna gittikleri göz ardı edilmemeli diye düşünüyorum yani deinfluencing kavramının temelinde de bir etkileme olduğunu söylersem yanlış olmayacaktır. Son yıllarda, Deinfluencer’ların sosyal medya platformlarındaki kişiler tarafından oldukça fazla ilgi görmesinin önemli nedenlerinden birisini tüm dünyada yaşanan ekonomik sıkıntıların gün geçtikçe artması ve satın alma koşullarının zorlaşması olarak belirtebilirim. 


Deinfluencing kavramından temel seviyede bahsettikten sonra, bu konudaki ilgi çekici örneklere ve sayfalara ulaşmak isterseniz, sosyal medya platformlarında #deinfluence ve #deinfluencing hashtag’leri ile arama yaparak incelemeler yapabileceğinizi bu vesileyle söylemek isterim. Diğer bir yandan, bizlerin hem influencer’lar hem de deinfluencer’lar hakkında dikkat etmesi gereken önemli bir noktaya da değinmek istiyorum. Bu iki kavramı dikkatlice incelediğimizde, “Güven” kavramı karşımıza hassasiyet gösterilmesi gereken önemli bir konu olarak çıkıyor. Peki kime güvenmeliyiz? Influencer’lar bir ürün ya da hizmetin alınması veya kullanılması şeklinde fikir belirtebilirken, deinfluencer’lar aynı ürün ya da hizmetin alınmasına gerek olmadığı yönünde açıklama yapabiliyor. Bu soruya tam anlamıyla net bir cevap vermenin şu an için zor olduğunu düşünüyorum. Kişisel fikrimi sorarsanız, bu sorunun cevabı için sosyal medya platformlarında takip ettiğimiz kişilere dikkat etmemiz, araştırarak doğru değerlendirmeler yapmamız gerektiğini yani takip ettiğimiz kişiler ve sayfalar konusunda daha seçici olmamız gerektiğini söylemeliyim. Buna ek olarak, bir ürün veya hizmetin satın alma kararını en doğru verecek kişinin kendiniz olduğunu da belirtmek isterim.