Nihayet seçim atmosferinde son haftaya girdik. Haftaya bugün başka şeyler konuşmaya başlayacak ve uzun süredir devam eden bilmecenin yanıtını görmüş olacağız.

Kazanma ihtimali yüksek olan iki aday Ünlüce ve Hatipoğlu yarışa kafa kafaya bir rekabetle giriyor. Haliyle Eskişehir’de hiç görülmemiş bir gerilim, heyecan ve avantaj elde etmek adına yapılan son hamleler var. 

Oluşan kutuplaşma ortamı ister istemez herkesi etkiliyor. Adaylar çok zamanda adayların destekçileri şehirdeki pek çok dinamiğin taraf olmasını istiyor. 

Bunun son örneklerden birini de geçtiğimiz günlerde Hatipoğlu’nun yaptığı açıklamalar sonrasında gördük. 

Hatipoğlu YRP ve Saadet Partisi tabanı bizi destekliyor açıklaması yaptı. Ardından ETO ve ESO’nun da kendisini desteklediğini iddia etti. 

İster istemez gözler ESO ve ETO Başkanları ile YRP ve Saadet Partisi yöneticilerine çevrildi. 
Partilerin bu söyleme itiraz etmesi eşyanın tabiatı gereği son derece doğal ve yerinde bir davranış olarak değerlendirilebilir. 

Ancak ETO ve ESO Başkanlarının bu söylemlere çıkıp itiraz etmesini beklemek son derece mantıksız. 

Özellikle günümüz koşullarında yani yapılan herhangi bir açıklamayı herkesin kendi yorumuna göre değerlendirmesi ciddi bir handikap. Hele ki bu tür ikircikli durumlarda ortaya daha vahim bir tablo çıkıyor. 

Hatipoğlu zekice bir söylemde bulunarak politikacı kimliğini konuşturdu. 
ETO Başkanı Metin Güler ve ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş bu açıklamalara karşı nasıl bir açıklama veya itiraz ortaya koyabilir ki? 

Mesela başkanlar çıkıp hayır biz Hatipoğlu’nu desteklemiyoruz dese bu kez Ünlüce’yi destekliyormuş gibi bir hava oluşmayacak mı? 

İstedikleri kadar biz tarafsız, biz siyasete hiç bulaşmıyoruz kimseyi de desteklemiyoruz deseler kaç kişiyi ikna edecek, kaç kişiyi yargılarından kurtarabilecekler? 

Herkes gibi eminim oda başkanları da bu girdaba girmemek için sessiz kalmayı doğru bulmuşlar ve yeni bir polemiğe sebep olmak istememişlerdir. 

Bir de olayı başka açıdan değerlendirmek lazım. 
Sonuçta başkanların da herkes gibi bir oyu var. Farzı misal 600,700 üyesi olan ESO’nun üyeleri içinde Hatipoğlu’nu ya da Ünlüce’yi destekleyen isimlerde var. Şimdi bu üyeler başkan istedi diye oy rengini değiştirir mi? Başkanın koca koca sanayicilere böyle bir yaptırım uygulayacağını ve üye dengesi adına taraf olacağını beklemek saçma değil mi? 

Ya da ETO’yu ele alalım. 
Sonuçta ESO’nun oy hacmi belli ve sonucu değiştirmeye yetecek bir rakam değil. 
Ancak ETO’nun 18.000 üyesi var. 
Seçimi doğrudan etkileyecek kadar yüksek bir oy potansiyeli diyebiliriz. 
Ancak ETO kendi seçim döneminde bile en fazla 5000 üyesini sandığa getirebiliyor. 
Yani Metin Güler ben Hatipoğlu’nu destekliyorum dese bu üyeyi ne kadar etkiler? 

Dolayısı ile siyaset yapanlar yani adaylar her koşulda ETO ya da ESO beni destekliyor diye bir cümle sarf edebilir. 

Hatta oda yönetimlerinden hem Ak Parti hem CHP kadrolarında yer alan isimler de gördüğümüz için adaylar bunu söylerken hiç çekinmeyebilirler. 

Bu sebeple ben Kesikbaş ve Güler’in açıklama yapmamalarını doğru bir hareket olarak algılıyorum. Her şeyden önce üyeleri arasında bir kutuplaşmaya sebep olmadılar. 

Dışarıdan bakınca Metin Güler Ak Parti’ye, Kesikbaş CHP’ye yakın gibi gözükse dahi tekrar altını çizmek istiyorum ki herkesin bir oyu vardır ve inancı gibi ona özel ve saklıdır. 

Gerisi gereksiz lakırdı, gerisi önemsiz detaylardır…