Ak Parti’ye sorarsak işler rayında, kutlama töreni için yer bakılıyor. Peki hakiki mevzu, vatandaşın nabzında nasıl atıyor? 

Zorlanmadan cevaplayalım. Tumturaklı vaatlerin ne derece işe yaradığı, kasedi geri sarıp görüntüyü baştan izleyince anlaşılıyor. Endamı bozuk başlangıç yamuk propaganda yarattı ve artçıları, kent kimliğine kati zararlar veriyor. 

Nebi Bey zedelenen güvenini, medyatik çıkışlarla kapatmaya yeltense de kulağına üflenen “belediyecilik” sufleleri bulanık, kabataslak ve teyide muhtaç. Her biri titiz uzmanlık ve ince mühendislik gerektiren kamu projeleri. 

Kentsel dönüşüm, çevre yolu hakkındaki ÇED raporu karmaşası; suyun kullanılabilirliği ve metreküp fiyatı… Yarım doğruların etrafına dizilmiş hatalı bilgiler, giriş seviyesinde bir manipülasyon taktiğidir. Ancak bir o kadar da etkili olur. 

Örneğin, önce ortaya reddedilemeyecek bir argüman serilir. Zihin bu iletiyi süzgecinden geçirir ve doğruluk şerhini düşer. Bilginin doğruluğuna emin olan zihin, ileti kaynağını da güvenilir addeder. Alıcı buna koşut olarak ileti kaynağından gelecek yeni bilgileri, şartsız ve tahlilsiz biçimde zihin kümesine dâhil eder. Hatipoğlu’nun uyguladığı tarife kabaca bu. 

Bir konu üzerine resmî açıklama yapıldığında, diğer şüpheli beyan kamuoyuna servis edilerek gündem üstünlüğü ele geçiriliyor. 

Misal, şehrin kuzeyinden geçecek yeni çevre yolu hususunda, Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin olumsuz “görüş” belirttiği 2018 tarihli ÇED raporu somut belge olarak sunuldu. Ancak ÇED raporu nedir, hangi konuları kapsamaktadır, hangi kurum/kuruluşlar görüş hangileri ise nihai karar verebilir, olumsuz görüş verildiyse sebepleri nelerdir bunların net bilgisi verilmedi. Devamında, çevre yolunun yapımına belediye engel olunmuş gibi yanlış bir ifadede bulunuldu. 2018 yılında Bakanlığın verdiği olumlu “kararı”na değinilmeyerek ise izleyicilere eksik bilgi verildi. Haklı olarak şunu itiraf etmekten de kaçındı üstelik: Bakanlık, çevre yolu yapımına onay verdiyse geçen 5-6 yıllık sürede neden yapılmadı? 

Nahoş yöntem, başarılı performans…

“ÇED raporu” piyasaya sürülüp konuşulmaya başlanınca açıklama ihtiyacı hasıl oldu ve bu esnada ikinci ok fırlatılarak su meselesi parlatıldı. Nitekim, kamuoyu henüz bir konuda aydınlatılamadan ikinci hadise tartışılır oldu. 

BİRDEN FAZLA SİPER AÇ SAVUNMA DAĞILSIN

Hatipoğlu kampanyasının direkleri, söylem üstünlüğü zeminine kurulmuş. Bu plan, Ünlüce hattını kağıt üzerinde savunma çizgisine çekiyor. Pratiğin projeksiyonunda ise Ünlüce’nin destekçileri, doğrucu Davut pozisyonunda. Hatipoğlu’nun demeçlerine karşılık canhıraş düzeltmeler yapılıyor. 

Ancak girizgâhta vatandaşı odağa koymam boşuna değildi. Politika ilgilileri, yakın destekçiler ya da üst tabaka ne konuşuyorsa konuşsun, sade vatandaşın dili essah olandır. 

Maaşına isyan eden emekli, kitap parasını denkleştiremeyen öğrenci, %32 ile gururu kırılan kamu işçisi, beslenme çantasını boş gönderen anne, cemaat ve tarikat kaygısı taşıyan ulusalcı amca, mültecilerden illallah etmiş mahalle sakini, verdiği oyu çalınmış gibi hisseden milliyetçi genç, şehirlerin ruhunu öldüren rantiye zihniyetine karşı olanlar kime oy verir? 

Ya da şöyle soralım, kimlere asla oy vermez?