Topyekûn siyasetin konuşulduğu diyarda, boşladığımız yegâne ihtisas alanı psikoloji. Akıl kurcalayan meselelere zayıf nitelikli çözümlemeler eşlik ediyor. Pek tabii yetersiz. Halbuki manyağın, aptalın, kibir budalasının harman olduğu yerde sabah akşam psikoloji konuşulmalı. Cevap kağıtları o klasörde. 

Hatipoğlu neden istifa etti, Kesikbaş hangi partiden aday adayı olacak, Ataç’ın büyükşehir ihtimali yüksek mi, babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi? Toplumun ve bireylerin hem genel hem de özel “tinini” yakaladığımızda neyin nasıl olacağı ayyuka çıkıyor. Aksiyoner mi garantici mi? Mizacı sakin mi, içi hışımla mı dolu? İdealin rotasını mı izliyor, gerçeğe mi yatkın? İtici gücü gaz mı, bilgece olgunlukla mı davranıyor? Olaylara bu pencereden bakınca kimin ne yapacağı tahmin edilebilir oluyor. 

İstifanın perde arkası ve devamından çok, konunun büyükşehir belediyesi başkanlığı kısmı mühim. Mühim yapansa Hatipoğlu’nun aday olup olmayacağı belirsizliği değil, Kesikbaş’ın oyuna ısrarla dâhil edilmesi. Eminim ki tüm zamansızlara karşı Celalettin Bey’in kendine özgü programı bellidir. 

Gönül baba ocağı CHP’den yana olsa da icazet makamı Yılmaz Hoca bir türlü olur vermedi. Sanayici perspektifine geçit verilmeyeceği ezelden beri aşikâr. Bu nedenle, oyuna girdiği gibi oyun dışı kalsın düşüncesiyle adım adım diğer partilere ittiler Kesikbaş’ı. Farklı farklı partilerden farklı odaklar davet mektubu gönderiyor göndermesine fakat doku uyuşmazlığı yaşanacağı mutlak. Ne yönetim kademesi ne de taban tam anlamıyla benimseyemeyecek; parti içindeki klikler ayak direyecek, bozgunculuk yapanlar olacak ve siyasi olarak yalnız bırakılacak. 

Negatif silsilenin en kritik dezavantajı ise parti içi meselelerin enerji sıfırlaması, vakit çalması. Siyaset, vizyonun ortaya konulabileceği en müsait meydan olsa da vizyon eksiltmesiyle de meşhur mefhum. 

İyi niyetli dostları hariç tutarsak şehir dizayncıları Kesikbaş’ı bu sinsi sarmala kıstırmak istiyor. Kişisel ajandasını değişikliğe uğratacak, Makyavelist düsturla uzun vadede gönlüne sinmeyeceği tercihler yaptıracak ısrarlar kesinkes zararlı. Sözünü ettiğim şehir dizayncıları CHP tarafında kapıları kapatarak, İYİ Parti mahallesini Melih Aydın’a armağan ederek Kesikbaş’ın seçeneklerini daralttı. Tanınırlık ölçüm anketi ise dizayncıların espri yeteneğine delalet. Korkulan adayların yer almadığı, kimisinin son sıralara konulduğu safsatalı anket, hesaplanan yararın aksine saygınlık düşürücü hatalı bir mühendislik ürünü oldu. 

Sivil toplumdaki etkinliğini kullanarak açıktan siyaset yapacağı, katma değer üretmeye devam edeceği birkaç yıl Kesikbaş’a en az iki dönemlik bir başkanlık süreci ikram eder. Eskişehir’e de “büyük şehir” unvanını kazandırır. Celalettin Kesikbaş, bugünün havsalası şaibeli ortamında serinkanlılığını müdafaa ederek yarını teslim almalı. Yarınlar birilerinin ellerinde yükselecekse en güçlü profillerden biri o nitekim.