CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, geçtiğimiz günlerde EHA’dan Ayşe Kaytan Uçak’a verdiği röportajda, siyasetin sadece kürsülerden değil, halkın içinden, sokaktan yükselen bir mücadele olduğunu bir kez daha gösterdi.

32 yaşında, Türkiye’nin en genç il başkanı olarak koltuğa oturan Yalaz, zorlu bir dönemde görevi devraldı. CHP’nin olağan kurultay süreci, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir genel başkanın kurultayla değiştiği tarihi bir dönemeçti. Bu çalkantılı süreçte dümeni eline alan Yalaz, partisini Eskişehir’de sadece ayakta tutmakla kalmadı, aynı zamanda halkın nabzını tutarak yeni bir soluk getirdi. Onun hikâyesi, insan odaklı siyasetin nasıl bir fark yaratabileceğini anlatıyor.

Yalaz, “Kolay bir süreçte bu görevi devralmadık,” diyor. Haklı. Kurultayın hemen ardından gelen yerel seçimler, CHP için adeta bir varoluş sınavıydı. Genel seçim yenilgisinin gölgesi, toplumda bir umutsuzluk yaratmıştı. İşçi, memur, emekli, öğrenci, işsiz; herkesin omuzlarında bir yorgunluk, bir “acaba” sorusu vardı. Ancak Yalaz, bu havayı dağıtmak için durmadı.

Örgütüyle birlikte gece gündüz sahada çalıştı. “Eskişehir’de tarihi bir başarı elde ettik,” diyor. Bu başarı, sadece bir seçim zaferi değil; gençlere, kadınlara, işçilere, emeklilere dokunan bir siyaset anlayışının sonucu. Yalaz’ın ekibi, kapı kapı dolaşarak, mahallelerde, sokaklarda halkın derdini dinledi, umudu yeşertti. Bu, CHP’nin tabana dokunma kararlılığının bir yansımasıydı.

Ama Yalaz, bu zaferle yetinmedi. “Rehavete kapılmadım,” diyor. Yerel seçimlerden sonra da saha çalışmalarını hiç bırakmadı. Yürüyüşler düzenledi, halkla bir araya geldi, gençlerin, kadınların, işçilerin sesine kulak verdi. Onun siyaset anlayışı, koltukta oturup talimat vermek değil; bizzat sokakta, halkın arasında olmak. “Telefonum susmuyor,” diyor.

Bu, örgütün ve halkın ona duyduğu güvenin bir göstergesi. Çünkü Yalaz, siyaseti bir meslek değil, bir hizmet olarak görüyor. Onun tarzı, CHP’nin insan odaklı politikalarını geniş kitlelere doğal yollarla ulaştırıyor. Örgüt, bu enerjiyle canlanıyor; gençler, kadınlar, emekliler, işçiler, öğrenciler bu süreçte kendilerini buluyor.

Röportajda dikkat çeken bir başka nokta, Eskişehir’de uzun yıllar sonra sandığın geri gelmesi. Yalaz, ön seçimi yeniden hayata geçirerek partinin tabanına, yani halka söz hakkı verdi. Bu, sadece bir prosedür değil; CHP’nin “Halkın partisiyiz” iddiasının somut bir adımı.

Gençler, bu süreçte siyasete daha çok dâhil oldu; kadınlar, kendilerini temsil eden adaylar için söz söyledi; işçiler, memurlar, emekliler, “Bizim sesimiz duyuluyor” dedi. Bu demokratik adım, CHP’nin örgüt politikalarının halka nasıl ulaştığının bir kanıtı. Yalaz, bu süreçte sadece bir yönetici değil, bir köprü oldu.

19 Mart sonrası ise başka bir mücadele dönemi başladı. Sokak eylemleri, öğrenci hareketleri, toplumsal meseleler... Yalaz, bunları uzaktan izlemek yerine, bizzat içinde yer aldı. “Türkiye’de en fazla yürüyüş yapan, en çok faaliyet gösteren il başkanlıklarından biriyiz,” diyor.

Bu, boş bir iddia değil. Eskişehir’in sokaklarında, üniversite kampüslerinde, fabrika önlerinde, pazar yerlerinde Yalaz’ın ve ekibinin izi var. İşsiz bir gencin kaygısını dinlemek, bir emeklinin geçim derdini paylaşmak, bir öğrencinin geleceğe dair umutlarını güçlendirmek; işte Yalaz’ın siyaseti bu. O, CHP’nin politikalarını kâğıt üzerinde bırakmıyor; bunları halkın günlük hayatına taşıyor. Örgüt, bu insan odaklı yaklaşımla güçleniyor; çünkü halk, kendisini dinleyen, anlayan bir siyaset görüyor.

CHP’nin kurultay süreci devam ederken, Talat Yalaz’ın Eskişehir’deki mücadelesi, partinin yeni bir yol haritası çizdiğini gösteriyor. Onun liderliğinde, CHP sadece bir siyasi parti değil; gençlerin, kadınların, işçilerin, emeklilerin, öğrencilerin, işsizlerin sesi olmaya çalışıyor. Bu süreçte, Yalaz gibi isimler, siyasetin soğuk salonlardan çıkıp halkın sıcak gerçekliğine dokunmasını sağlıyor. Eskişehir, bu anlayışla CHP’nin umut merkezi oldu.

İnsan odaklı siyaset, işte böyle yükselir: Sokakta, halkla, yürekten.