Anadolu Üniversitesi, Eskişehir’in kalbi, Türkiye’nin açık öğretim devi...
Yıllarca yüz binlerce insanın diploma hayalini gerçeğe dönüştüren, memleketin dört bir yanına uzanan bir eğitim üssü. Ama şimdi, o dev üniversite küçülüyor.
İktisat ve İşletme Fakülteleri’nin kapatılması, bu küçülmenin son halkası.
Peki, bu ne anlama geliyor? Anadolu Üniversitesi nereye gidiyor? Eskişehir’in sosyo-kültürel dokusu bu işten nasıl etkileniyor?
Ve en önemlisi, bu küçülme bir son mu, yoksa yeni bir başlangıç mı?
Bir “Saçma” Gerekçe ve Kapatılan Fakülteler
14 Temmuz 2025’te Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, Anadolu Üniversitesi’nin İktisat ve İşletme Fakülteleri kapatıldı. Gerekçe mi? Bu fakülteler İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) ile karışıyormuş.
Evet, yanlış duymadınız, “karışıyor” dediler ve hoop, iki koca fakülte tarihe karıştı.
Sanki memlekette başka sorun kalmadı, herkes İİBF ile bu fakülteleri karıştırıp duruyor…
Karıştırsın… Kime ne? Bu koskoca bir üniversitenin derdi olabilir mi?
Ama bu dert edinerek koskoca bir eğitim geleneği bir kalemde silindi. Rektör Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel çıkıp, “Açıköğretim zaten bu fakülteler olmadan da diploma veriyor” mealinde bir açıklama yaptı. Ama bu açıklama, “E niye kapattınız o zaman?” sorusunu cevaplamaya yetmedi. İnsanın aklına ister istemez şu geliyor: Bu işin altında başka bir hesap mı var?
Peki, bu karar gökten zembille mi indi? Elbette ki hayır…
Bu, uzun bir sürecin, adeta bir erozyonun son halkası. Her şey, AÖF gelirlerinin Hazine’ye bağlanmasıyla başladı. Anadolu’nun can damarı, o devasa gelir kaynağı, bir anda Ankara’nın kasasına aktı. Sonra ne mi oldu? Ülkedeki AÖF büroları bir bir kapatıldı, yaygınlık azaldı, döner sermaye beşte birine düştü.
Bu, sadece bir ekonomik darbe değil, aynı zamanda üniversitenin bağımsız karar alma yeteneğine vurulan bir neşterdi.
Peynir Kalıbı Gibi Bölünen Üniversite
Anadolu Üniversitesi’nin küçülme hikâyesi, aslında Eskişehir Teknik Üniversitesi (ESTÜ) ile bölünmesiyle başladı. 2018’de, Anadolu’nun bazı fakülteleri ve birimleri ESTÜ’ye devredildi. Mühendislik, mimarlık, havacılık gibi alanlar yeni üniversiteye geçti. O dönemde bu bölünme, Eskişehir’e üçüncü bir üniversite kazandırdığı için alkışlandı. Ama gelin görün ki, bu süreç Anadolu Üniversitesi’ni adeta bir gövdesiz bırakma operasyonuna dönüştü.
Şimdi İktisat ve İşletme Fakülteleri’nin kapatılması, bu küçülmenin son perdesi gibi duruyor.
Anadolu Üniversitesi, açık öğretim sistemiyle Türkiye’nin en geniş erişimli eğitim kurumuydu. İktisat ve İşletme Fakülteleri, açık öğretimde binlerce öğrenciye ev sahipliği yapıyordu. Bu fakülteler, sadece diploma vermekle kalmıyor, aynı zamanda akademik yayınlar, araştırmalar ve sempozyumlarla Türkiye’nin sosyal bilimler alanına katkı sunuyordu.
Şimdi akademisyenler ne olacak? Kadrolar şişiyor diye odalarda sıkış tepiş oturacaklar mı? Yoksa başka üniversitelere mi dağıtılacaklar? Bu soruların cevabı, Anadolu’nun bilimsel üretim kapasitesini doğrudan etkilemeyecek mi?
Bu Küçülme Nereye Varır?
Şimdi gelelim asıl meseleye: Bu küçülme nereye gider? Eğer bu yönde kararlar alınmaya devam ederse Anadolu Üniversitesi yavaş yavaş erir, sıradan bir taşra üniversitesine dönüşür. Eskişehir’in “öğrenci şehri” kimliği de bu süreçte tarih olur
Anadolu Üniversitesi, Eskişehir’in can damarı. İktisat ve İşletme Fakülteleri’nin kapatılması, bu damara vurulan bir darbe. Bilimsel üretimde kayıp, şehirde sosyo-kültürel erozyon, ekonomik hareketlilikte azalma... Hepsi kapıda.
Hadi, son bir soru: Anadolu Üniversitesi’ni bu hale getirenler, bir gün dönüp “Biz ne yaptık?” der mi? Bence demeyecekler. Çünkü bu ülkede, “karışıyor” diye fakülte kapatılır, ama “Niye kapattık?” diye hesap sorulmaz.
Ama ben ve benim gibi Anadolu Üniversitesi mezunları, akademi geleneğinden gelerek kalbi Eskişehir için atanlar bu soruyu sormaktan, Anadolu Üniversitesinin bir anlamda evlerinin küçülmesine seyirci kalmayacak ve bunu sorgulamaya devam edecek.