Uzun yıllardır Eskişehir basını içinde olmamdan dolayı okurlarım beni İktisatçı kimliğim ile tanır. Ancak benim iktisatçı olduğum kadar sosyolog kimliğim de vardır. Üniversitede her iki bilim dalının da eğitimini almış biri olarak hayatı, bu iki bilimin bana öğrettiği disiplin ile yorumlamaya çalışırım.

Ancak aldığım ve sahip olduğum bazı eğitimler ve sertifikalar vardır ki bunları hiçbir zaman kullanmamış, kimseyle paylaşmamışımdır. Tarihe, arkeolojiye, sanata olan amatör ilgimi taçlandırmak adına Anadolu Üniversitesi Yaşam Boyu eğitim imkânlarından faydalanarak “Sanat Tarihi Uzmanlığı”, “Türkiye’nin Kültürel Tarihi” gibi alanlarda da en azından bir turizm rehberi kadar görüş bildirebilirim.

Tüm bunları neden yazdım biliyor musunuz? Çünkü bugün tüm bu eğitimlerimin çerçevesinde Eskişehir’in Küllüoba Höyüğü’nde keşfedilen 5000 yıllık ekmeğin ve yeniden yorumlanarak üretilmesinin ne bir ekmek keşfi ne de sıradan bir ekmek üretimi olmadığını göstermek istiyorum.

Çünkü bu keşif arkeolojik bir bulgu olmanın ötesine geçerek, sosyolojik ve ekonomik boyutlarıyla da dikkat çeken bir kültürel miras projesine dönüştü. Erken Tunç Çağı’na (MÖ 3200) tarihlenen bu ekmek, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin girişimiyle modern bir ürüne dönüşerek günümüz toplumuna sunuldu.

Bu haber, arkeoloji, sosyoloji ve ekonomi temellerinde analiz edildiğinde, hem keşfin hem de ürünün günümüzdeki önemini anlamak için çok katmanlı bir perspektif sunuyor.

ARKEOLOJİK AÇIDAN KEŞFİN ÖNEMİ

Küllüoba Höyüğü’nde bulunan 5000 yıllık ekmek, arkeolojik bağlamda Anadolu’nun Erken Tunç Çağı’na dair önemli bilgiler sunuyor. Ekmek, yalnızca bir yiyecek değil, o dönemin tarım teknolojisi, beslenme alışkanlıkları ve toplumsal yapısı hakkında ipuçları veriyor. Kavılca, Horasan ve Gacer gibi antik tahılların kullanılması, buğdayın erken tarım toplumlarındaki merkezi rolünü ve taş değirmen teknolojisinin yaygınlığını ortaya koyuyor. Mercimek ununun eklenmesi ise dönemin beslenme çeşitliliğini ve bitkisel protein kaynaklarının önemini gösteriyor. Bu bulgu, Anadolu’nun tarımsal ve gastronomik tarihine dair somut bir kanıt sunarak, bölgenin erken dönemde gelişmiş bir tarım toplumu olduğunu kanıtlıyor.

Prof. Dr. Murat Türkteki liderliğindeki kazılar ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin kazılara katkısı, kültürel mirasın korunması ve tanıtılması açısından örnek bir model oluşturuyor. Bu bağlamda, ekmek, geçmişle bugün arasında bir köprü kurarak arkeolojinin halkla buluşmasını sağlıyor.

KÜLTÜREL MİRAS VE TOPLUMSAL HAFIZA

Küllüoba Ekmeği’nin yeniden üretilip piyasaya sürülmesi, sosyolojik açıdan kültürel mirasın yaşatılması ve toplumsal hafızanın güçlendirilmesi açısından önemli bir girişim. Ekmek, yalnızca bir gıda ürünü değil, 5000 yıllık bir tarihin somut bir sembolü olarak toplumun geçmişle bağ kurmasını sağlıyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin bu projesi, yerel kimliği güçlendirme ve toplumu ortak bir kültürel değer etrafında birleştirme çabası olarak değerlendirilebilir.

Ekmeğin Üretici Marketlerde satışa sunulması, yerel halkın tarihle doğrudan temas kurmasını sağlıyor. Ambalajlarda yer alan bilgilendirici içerikler, tüketicilere Küllüoba Höyüğü’nün tarihini ve ekmeğin arkeolojik önemini aktararak bir tür “eğitici tüketim” deneyimi sunuyor. Bu, modern toplumda tarih bilincini artırmak ve kültürel mirası popüler bir ürün aracılığıyla yaygınlaştırmak için yenilikçi bir yöntem. Ayrıca, ekmeğin düşük glütenli ve doğal malzemelerle üretilmesi, günümüz toplumunun sağlıklı beslenme trendleriyle uyumlu bir şekilde tarihi bir ürünü modernize ederek geniş kitlelere hitap etmesini sağlıyor.

YEREL EKONOMİ VE KÜLTÜREL TURİZM

Küllüoba Ekmeği’nin 50 TL’den satışa sunulması, ekonomik açıdan hem yerel yönetim hem de bölge ekonomisi için önemli bir adım. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Halk Ekmek A.Ş.’nin bu girişimi, belediyenin sosyal sorumluluk projeleriyle ekonomik faaliyetleri birleştirme kapasitesini gösteriyor. Üretici Marketler aracılığıyla satış, yerel üretimi desteklerken, belediyenin gelir kaynaklarını çeşitlendirmesine olanak tanıyor. Ayrıca, ürünün doğal ve koruyucusuz olması, sağlık odaklı tüketicilere hitap ederek pazarlama açısından güçlü bir avantaj sağlıyor.

Bu proje, kültürel turizmi canlandırma potansiyeline de sahip. Küllüoba Ekmeği, Eskişehir’in arkeolojik ve gastronomik mirasını tanıtarak şehre turist çekebilir. Yerel ve uluslararası ziyaretçiler, bu eşsiz ürünü tatmak ve Küllüoba Höyüğü’nü keşfetmek için bölgeye ilgi gösterebilir. Bu, yerel esnaf, restoranlar ve turizm sektörü için dolaylı ekonomik faydalar yaratabilir. Ayrıca, ürünün taş değirmende öğütülen antik tahıllarla üretilmesi, yerel tarım ürünlerine olan talebi artırarak çiftçilere de ekonomik katkı sağlayabilir.

Ancak bunun gerçekleşmesi için çok ciddi çalışmalar içine girilmesi, özellikle girişimcilik açısından bunun büyük bir fırsat olduğunu ifade etmek gerekiyor.

Sözün özü; Küllüoba Ekmeği’ni tatmak, sadece bir gıda tüketimi değil, tarihe lezzetli bir yolculuk anlamına geliyor.