Yılmaz Büyükerşen X hesabından Kemal Kılıçdaroğlu’na öyle bir söz söyledi ki, Ankara’dan İzmir’e, İstanbul’dan Eskişehir’e dalga dalga yankılandı: “Kemal Bey’in siyasi hırsları, aklının çok üstünde!”
Ama açıkçası bu söz, bir sitem değil, adeta CHP’nin ruhunu kurtarmak için atılmış bir manifesto gibi karşılık buldu.
Büyükerşen’in sözleri, bir vefasızlık suçlaması değil; tam tersine, vefanın sınırlarını zorlayan bir hayal kırıklığının dışavurumu olarak değerlendirilmeli.
“Vefa duygularıyla dolu hislerimiz vardı,” diyor Hoca.
Bu, Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye verdiği emekleri yok saymıyor. Ama Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki tavırları, o vefayı gölgede bırakmış.
Nedir bu tavırlar? Kurultay sonrası koltuğunu bırakmamak için direnmesi mi? Parti içindeki tartışmalara uzaktan kumanda ile müdahale etmeye çalışması mı? Yoksa CHP’nin Atatürk’ün mirası olan o “halka hizmet” ruhunu, kişisel hırslarının gölgesine hapsetmesi mi?
Hoca, “Atatürk’ün kurduğu CHP’nin ruhuna aykırı” derken, tam da bu noktaya parmak basıyor.
Siyaset bir satranç oyunudur. Ama satrançta bile, veziri feda edersiniz, şahı korursunuz. Kılıçdaroğlu, şahı mı koruyor, yoksa kendi vezirliğini mi kurtarmaya çalışıyor?
CHP, Atatürk’ün “halk için, halkla birlikte” felsefesinin partisi. Ama Kılıçdaroğlu’nun son dönemde sergilediği tutum, sanki bu felsefeyi değil, kendi siyasi mirasını koruma telaşını yansıtıyor.
Kurultayda koltuğu bıraktı, evet. Ama hala o koltuğun gölgesi hayallerini süslüyor.
Hoca’nın “esefle kınıyorum” cümlesi, işte bu hayale bir isyan.
CHP, Özgür Özel ve yeni PM üyeleri ile farklı bir strateji ve yol içine girdi. Sokağa baktığımızda da partinin bu yeni politik mücadelesi toplumda karşılık bulmuşa benziyor.
Ama ne yazık ki eski alışkanlıklara, eski hırslara sahip olan dinozorlar partiyi yine bir çıkmaza mı sürükleyecek?
Yılmaz Hoca da bu çıkmazı görüyor ve “Durun!” diyor.
“Atatürk’ün CHP’si, hırsların değil, ilkelerin partisi olmalı!”
Peki, ne yapmalı?
Ne yapılacağını bilmiyorum ama aklıselim tüm sosyal demokratların diyeceği söz şöyle olmalı; Kemal Kılıçdaroğlu, yıllarını verdin, emek verdin, eyvallah. Ama şimdi bırak, gençler koşsun. Bırak, CHP’nin ruhu yeniden canlansın. Hırsların değil, hayallerin peşine düşsün bu parti.