EOSB Başkanı Nadir Küpeli, geçtiğimiz gün bir açıklama yaptı. Açıklamasının satır arasında sessiz bir çığlık vardı.

Ne yazık ki bu çığlık sadece ilgililerin dikkatini çekti. Oysaki bu çığlıkhepimizin kulağında yankılanmalı: “Üretimin olmadığı yerde gerçek kalkınmadan bahsedemeyiz!”

Bu söz, Türkiye’nin sanayi gerçeğini suratımıza bir tokat gibi çarpıyor. Sanayi, bu memleketin bel kemiği. Ama gelin görün ki, o bel kemiği çatırdıyor!

İSO 500 verileri ortada: Faaliyet kârlılığı 10 yılda yüzde 10,4’ten 6,2’ye, satış kârlılığı ise yüzde 7,1’den 2,6’ya gerilemiş. Son 10 yılın en düşük seviyesi! Sanayici kâr edemiyor, üretim şevki kırılıyor.

Peki, sanayicinin kârının düşmesi ne anlama geliyor? Bir iktisatçı olarak bu konuyu açıklayalım:

Keynesyen ekonomi, bize şunu öğretir: Ekonomi, kendi haline bırakılırsa, bazen dibe vurur.

John Maynard Keynes, “Devlet, işler sarpa sardığında devreye girmeli, talebi canlandırmalı, yatırımları desteklemeli” der. Ama bizde ne oluyor? Sanayici; artan maliyetler, yüksek faizler ve daralan talep arasında sıkışıp kalmış.

Kâr edemeyen sanayici, yatırım yapar mı? Yapmaz! İşçi çıkarır, makineyi durdurur, fabrika kapısına kilit vurur. Sonra?

Sonra hepimiz kaybederiz!

Küpeli’nin “Sanayici desteklenmeli” feryadı, Keynes’in ruhunu çağırıyor adeta.

Devlet, bu zor günlerin kurtarıcısı olmalı.

Vergi yükü mü ağır? Hafiflet! Kredi mi lazım? Aç kapıları, sanayiciye can suyu ver! Çünkü ekonomi bir zincir.

Sanayi zayıflarsa; esnaf da, işçi de, memur da, hepimiz zincirleme çökeriz.

Unutmayın, talep olmazsa üretim olmaz; üretim olmazsa kalkınma hayaldir!

Rakamlar yalan söylemez: Yüzde 2,6 satış kârlılığı! Bu, sanayicinin gözyaşıdır, alın terinin karşılıksız kalmasıdır.

Hükümet edenlerin Eskişehir temsilcilerine sesleniyorum: Daha neyi bekliyorsunuz? Sanayiciyi bu cendereden kurtarmazsanız, yarın hepimiz bu enkazın altında kalırız.

Keynes’in dediği gibi, devlet bir baba gibi sarıp sarmalamalı, piyasaya güven vermeli.

Aksi halde, Küpeli’nin uyarısı gerçek olur: “Sanayi zayıflarsa, ekonomi çöker!”

Hadi, elinizi vicdanınıza koyun.

Sanayicimiz için, Türkiye’miz için, bir şeyler yapın. Zaman daralıyor!