Eskişehir’de şu an için kaç depremzede var bilmiyoruz. Resmi bir açıklama olmadı. 3 bin diyen, 10 bin diyen hatta 25 bin depremzedenin daha şehre geleceğini iddia edenlerde var.

Yani ilerleyen günlerde Eskişehir’de onbinlerce depremzedeyi misafir edeceğiz.

Ev sahibi olarak hepimize önemli görevler ve sorumluluklar düşüyor. Misafir edeceğimiz insanların yaralarını sarmak için sadece kalacak yer ve yemek bugün için ilk adım olsa da uzun vadede yeterli değil. Daha fazlasına hatta pek çok detayın hızlıca sağlanmasına ihtiyaç var.

Biliyorsunuz misafirlerimiz çok yaralı, en sevdiklerini kaybettiler. Evleri başlarına yıkıldı. Hayatları, hatıraları, biriktirdikleri her şey saniyeler içinde yok oldu gitti. Çoğunun tutunacak dalı, derdini anlatabilecek bir cümlesi bile yok.

Pek çok yara ve büyük bir travma ile yeni bir başlangıç yapmaları ve zamanla yeni bir geleceğin adımlarını atmaları lazım.

Bir yandan insanların sürdürülebilir psikolojik desteğini profesyonel bir şekilde sağlamamız diğer yandan onların sosyal hayata yeniden entegre olmaları için projeler üretmeliyiz.

Yeni bir gelecek için çalışmak isteyenlere iş imkanı sağlamalı, okuyan çocukların hem eğitimden geri kalmamaları hem de zamanlarını iyi değerlendirebileceği alanlar oluşturmalıyız.

Misafirler içinde özel diyetle beslenmesi gereken PKU’lu çocuklarımız da var, engelli bireylerde. Yaşı ilerlemiş koca çınarlarımız da var, ne yapacağını bilemeyen üniversite öğrencilerimiz de…

Yani 7’den 70’e üstüne titrememiz ve iyi bir ev sahipliği için koordine olmamız lazım.

Bu durum resmi ya da özel kurumların bürokratik kalıpları ile ve tek başlarına üstlenilebilecek bir sorumluluk değil.

En azından böylesi insani ve elzem bir konuda şehrin bir masaya oturması ve tek bir merkezden koordine edilerek imkanların seferber edilmesi gerekiyor.

Eskişehir Valiliği, Yerel yönetimler, Kızılay, Üniversiteler, ESO, EOSB, ETO, ETB, Oda ve SİAD’lar bir araya gelerek bu koordineyi kolayca sağlayabilirler.

Sesli düşünüyorum, affınıza sığınarak aklıma geleni yazmak istiyorum.

Büyükşehir Belediyesi depremzedelere özel bir şehir kartı çıkartabilir.

Bu kartla tüm depremzedeler ulaşımdan, müze ve ören yerlerinden, aş evlerinden istifade edebilirler.

Çocukların eğitimi konusunda Üniversiteler sorumluluk alabilir. Yerleşkelerinde pek çok sosyal aktiviteye de yer açabilir.

Kadınlar Tepebaşı Belediyesi’nin Belde Evleri himayesinde hem sosyalleşip hem de ev ekonomisine katkı yapacak üretimde olabilirler. Yine Gençlik Merkezleri veya orkestraları ile belediyenin rutin faaliyetlerine depremzede çocuk veya gençler entegre edilebilir.

Yaşı ilerlemiş depremzedelere Odunpazarı Belediyesi yaşam merkezlerinde yer açabilir.

Yine Halk Market projesi genişletilerek Kızılay ve Esnaf Odaları iş birliğiyle şehrin farklı noktalarında şubeler açılabilir.

Geçici ve sürekli işler konusunda ESO ve EOSB bir seferberlik başlatarak umut olabilir.

Örneğin Eskişehirspor’un kendi evinde oynayacağı tüm maçlar depremzede misafirlerimize ücretsiz olabilir.

ETO geliri depremzedelere bağışlanabilecek büyük bir inşaat fuarı yapabilir.

SİAD ve STK’lar çeşitli organizasyonlarla misafirlerimizin moral ve motivasyonunu yükseltecek işler üretebilir.

Dedim ya sesli düşünüp, anlık yazıyorum. Fakat yapılabilecek, imece ile yükü az ama sürekliliği ve vadesi uzun nice sağlıklı işe imza atılabilir.

Valiliğimiz ise bu konuda hem koordinatör hem de en büyük destekçi olarak başı çekebil

Malumunuz şehir her konuda bölünmüş, parçalanmış bir araya gelemez bir durumda. Ancak bu çok insani, çok özel, çok kutsal bir iş…

Devlete, kurumlara ve kişilere özellikle iyiliğin tarafı olanlara sunulmuş özel bir fırsat.

Gurur, kibir yapmadan, sadece canı yanmış insanlara derman olmak için benim ki sadece bir fikir… Daha iyisi düşünülebilir, geliştirilebilir, saçma gözükebilir.

Tek isteğim var. Bina enkazından çıkardığımız insancıkları başka enkazlarda yalnız bırakmayalım.

Abi olalım, kardeş olalım, bir olalım…

Unutmayın, bu deprem ülkesinde bugün biz, yarın başkaları ama buna hep ihtiyaç olacak..