Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un EHA’ya verdiği özel röportajı okudunuz mu? Şayet okumadıysanız kent ve ülke gündemi üzerine Başkan Kurt’un yaptığı analiz ve tahlilleri kaçırmış ve gündemi takip etmemiş demeksinizdir.
EHA Yazı İşleri Müdürü Ayşe K. Uçak imzalı bu röportajda Başkan Kurt, Eskişehirspor’dan belediye borçlarına, kat artırımından siyasete kadar her biri ayrı manşet olacak açıklamalar yaptı.

Başkan Kurt’un, Ayşe’nin “Eskişehir’in birçok mahallesinde kat artışı talebi var. Sizin de gündeminiz. Odunpazarı bölgesinde hangi mahallerde kat artışı yapılacak? Çalışmalar ne durumda?” sorusuna verdiği cevap sadece bir imar düzenlemesi haberi olmanın ötesinde, Türkiye'nin mevcut ekonomik yapısına dair önemli bir eleştiri de barındırıyor.
Başkan Kurt, belediye sınırları içinde bazı mahallelerdeki (Erenköy, Huzur, Çankaya ve Alanönü) iki kat imarlı alanların dörde çıkarıldığını duyururken, bu artışın neden sınırlı tutulduğunu da açık yüreklilikle ifade etti. Ancak açıklamanın alt metninde asıl dikkat çeken nokta, “bozuk ekonomi”ye dair yaptığı tespitler ve buna karşı geliştirdiği duruş oldu.
Başkan’ın sözleri, ekonomik krizin belediyeler üzerindeki baskısını da bir kez daha gözler önüne seriyor. Artan inşaat maliyetleri karşısında, sektör temsilcilerinin "kat artışı" talepleri aslında daha büyük bir ekonomik sorunun dışavurumu. Ancak Kurt, çok net bir çizgi çekiyor: “Bozuk ekonomiyi, kötü yönetilen ekonomiyi kat artırarak kurtaramazsınız.”
Bu cümle, Türkiye’de son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız bir gerçeği de yansıtıyor. Ekonomik dar boğaz, üretimden uzak bir şekilde “rant” üzerinden çözülmeye çalışılıyor. İnşaat maliyetlerinin katlanarak arttığı bir ortamda, sektör temsilcileri çözümü bina yüksekliğinde ararken, kamu adına karar alanların bunun şehircilik ilkelerine zarar verdiğini söylemesi ise oldukça yerinde. Zira kentin dokusu, altyapısı, sosyal yaşamı ve uzun vadeli planlaması göz ardı edilerek yapılan her kat artışı, bugün bir nefeslik alanı bile zor bulan kentliye ileride daha büyük bedeller olarak dönecektir.

Kazım Kurt’un mesajları sadece şehircilik ilkelerine değil, aynı zamanda ekonomi yönetimine de doğrudan bir eleştiri içeriyor. “Demirin fiyatı artarken sesi çıkmıyor, çimentonun fiyatı artarken sesi çıkmıyor” diyerek yalnızca emlak sektörü değil, ekonomik düzenin bütün aktörleri hedef alınıyor. Buradaki ince mesaj açık: Eğer sektörel taleplerin kaynağı yapısal ekonomik sorunlarsa, çözüm de şehir planlarında değil, ülke ekonomisinin yönetiminde aranmalıdır.

Burada dikkat çeken bir başka nokta ise Kurt’un demokratik bir duruş sergileyerek eleştirilere açık olduğunu belirtmesi. Ancak bu açıklamanın satır aralarında “eleştirilecek asıl merci biz değiliz” uyarısı da var. Belediye olarak sınırlı kaynaklarla ve planlama disiplinine uygun olarak hareket ettiklerini vurgularken, ekonomik aktörlerin eleştiri oklarını sadece yerel yönetime değil, merkezi yönetime de çevirmesi gerektiğini söylüyor.

Sonuç olarak, bu açıklama bize şunu hatırlatıyor: Ekonomi yalnızca rakamlarla ya da piyasalarla ilgili değildir. Aynı zamanda şehirlerin siluetinde, insanların yaşam kalitesinde ve kamu yöneticilerinin tercihlerinde de kendini gösterir. Kat sayısını artırarak bozuk ekonomi düzeltilemez, aksine bu yaklaşım kentsel bozulmayı hızlandırır. Esas mesele, inşaat sektörünü ayakta tutacak kalıcı, üretim odaklı ve adil bir ekonomi inşa edebilmektir.