Ayşe Kaytan Uçak yazdı...

Derler ki; köpek insanı değil, insan köpeği ısırınca haber olur.

Nadir olan dikkat çeker.

Olağanüstü durum, olağan olana kıyasla daha cazip ve haber değeri taşır.

***

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama son zamanlarda AK Parti milletvekillerinin halkla buluşmaları sık sık haberlere konu oluyor.

Üstelik yalnızca küçük haberlerde değil, kimi zaman manşetlerde, kimi zaman sürmanşetlerde.

İlginçtir ki kimse "Zaten halkın arasında olması gereken insanların, halkla buluşmaları neden bu kadar dikkat çekiyor?" diye sormuyor.

***

Görünüşe göre yasa yapmaktan başlarını kaldıramayan vekillerimiz, o yoğun mesailerine kısa bir ara verip, vatandaşla bir araya gelme nezaketinde bulunuyorlar!

Zât-ı alileri lütfetmiş adeta.

Oysa hatırlayalım; eskiden milletvekillerinin halktan uzak durması haber olurdu.

Halkı dinlemeyen, derdine kulak asmayan vekiller “halka karışmıyorlar” diye eleştirilir, hatta zaman zaman neredeyse halk düşmanı ilan edilirlerdi.

Bugün geldiğimiz noktada, halkla buluşmayan vekiller değil, buluşan vekiller haber oluyor. Üstelik bu buluşmalar çoğu zaman bir haber olmanın da ötesine geçerek adeta bir PR çalışmasına dönüşüyor.

Milletvekilinin halka ne dediği, halkın vekilden ne istediği belli olmayan karelerle, “vatandaşımızla buluştuk” manzaralarını izliyoruz.

"Halk buluşmanızı nasıl alırdınız?"

– “Bol fotoğraflı olsun lütfen...”

***

Açıkçası bana padişahların Cuma selamlığını hatırlatıyor.

Hani şu padişahların halkın arasına karıştığı gösterişli törenler…

Elbette o merasimlerin yalnızca dini ya da kültürel yönleri yoktu; padişah halkın nabzını tutar, halk da padişaha dokunma fırsatı bulurdu.

Peki, vekiller halkın nabzını tutabiliyor mu?

Tutulacak bir nabız bulabiliyorlar mı?

Her neyse meramım kendileri için pozitif görünen böyle bir etkinliğe kara çalmak değil.

Sadece bazen gösterilmek istenen şey ile görünen şey arasında fersah fersah mesafe olduğudur.

O halde, günün sonunda hep birlikte;

Üç defa: "Milletvekilim çok yaşa!"