Osman Yüksel, Dündar Ünlü, Murat Özcan, Serhan Arıman, Hamid Yüzügüllü, İbrahim Kaynarca, Zihni Çalışkan diye başlayıp onlarca ismi yan yana, alt alta yazabiliriz...

Hatta listeye milletvekilliği yapmış ama hakkı teslim edilmemiş başka bir partiye vekillik etmiş gibi muamele eden 3,5 isim daha ekleyebilirim. 

Bu liste yıllardır Ak Parti içindeki makus talihin cilvesine maruz kalmış. Haksızlığa uğramış, küstürülmüş, ötekileştirilmiş belki de güçlü aktörler oldukları için daha da güçlenmeleri istenmemiş isimlerden oluşuyor. 

Parti içi hizip, kişisel güç savaşları ve yanı sıra Ankara’dan Eskişehir’e bakanların asla solumadıkları şehrin havasına ve parti tabiatına aykırı kararlarının cezasını çeken isimler. 

Aslında isimlere verilen cezayı partinin çektiğini ve günden güne eridiğini göremeyenler aynı hataların tekerrür etmesi karşısında herhangi bir refleks göstermiyor ama bugüne kadar öz eleştiri adına da tek bir cümlelerini duymadık. 

Saydığım isimlerin ortak özellikleri iddialı isimler olmaları diyebilirim. 
Çünkü pek çoğu parti teşkilatının gözdesi, arkasında durduğu, güvendiği ve temayülünü kullandığı isimler. 

Görev yaptıkları dönemde ya iz bırakmış ya fark yaratmış ya da partisinin temsiliyetini en iyi şekilde taşımış isimler. 

Gelin görün ki emeklerinin karşılığı yok sayıldığı gibi onları sevenlerin desteği ve teşkilatın isteği bile kaale alınmamış. 

Ya aday adaylığı kısmında gözden çıkarılmışlar ya da aday listelerinde olmayacak yerlere isimleri yazılmış. Ya da listelerde o kadar geriye bırakılmışlar ki adeta kendileri ile dalga geçilmiş. 

Bu seçim bu liste daha da genişledi. Liste bir sayfaya sığsın diye artık alt alta değil yan yana yazılmaya başlandı. 

Geçmiş tecrübelerin tecrübe olmadığı, tepkilerin dikkate alınmadığı, uyarılara kulak asılmadığı bir sürece tanıklık ettik. 

Murat Özcan’ın yıllardır ektiği tarlaya girmesini istemeyenler, Hamid Yüzügüllü’yü ise hem yerinden kaldırıp hem de olması en zor yerden aday gösterdiler. Aynı yere talip Ahmet Sivri’nin yıllardır gösterdiği sadakatin karşılığı ise sadece meclis listesinde yer almak oldu. 

Emekli, ekonomi, Eskişehir seçmeni v.s. diye bahaneler üretilebilir, eyvallah. 
Lakin bunca yıldır biriken küslüğü Ak Parti seçmenini sandığa küstürdüğü gerçeğine hiç mi paye vermeyelim? 

Merkez ilçe adayları belirlenirken ortaya çıkan eşyanın tabiatına ters durumu görmezden mi gelelim? 

Her seçim sonrası Eskişehir’de daha da zayıflayan Ak Parti bir sonraki seçimde ne yapacak diye düşünmeden edemiyor insan… 
Çünkü daha önce de tekrarını izlediğimiz film hep yaşandı, yaşandı ve duracağa da benzemiyor. 

Peki bundan sonra kaç tane Murat Özcan, Dündar Ünlü çıkarabilecek parti? 
Hangi teşkilatı şevk ile heves ile umut ile adalet ile seçime hazırlayacak? 
Kim çok çaba ve hırs ile çabalayacak ve karşılık beklemeyecek? 

Kimse kusura bakmasın. Hele ki burası dava partisi burada görev istenmez, verilir diye klişe cümleler kuranlar hiç konuşmamalı. 

Hiç çaba harcamayanların ödüllendirildiği, gecesini gündüzüne katanlar dışta kaldığı bir süreç yeni starlar yaratmaz. 

Bu durum Gürhan Albayrak’ın ve birkaç kişinin iyi niyeti ve çabası ile üstesinden gelinebilecek, yıllardır indirilmiş fotoğrafın yerine asılmasıyla çözülecek bir problem değil. 

Büyük, güçlü ve topyekün bir çözüm süreci devreye girmeli.  
Ve işe gerçek, yürekten bir Helalleşme ile başlamalı...