Günden güne tüketim toplumu olma yolunda ilerleyen, “ayranı yok içmeye atla gider çelmeye” atasözümüzü yaşayan ve yaşatan halkımızın aylara verdikleri isimler de değişmeye başladı. Adı eskiden dümdüz “kasım” olan yılın 11. ayı son birkaç yıldır “Muhteşem Kasım”, “Harika Kasım”, “İnanılmaz Kasım”, “Aman Allah’ım Bu Nasıl Kasım”, “The Oscar Goes to Kasım” gibi çeşitli isimlerle anılmaya başladı. Bunun en önemli etkeni ise Amerikan pazarlama tekniği. İlk kez 1975 yılında kullanılan ve Şükran Günü sonrası alışveriş çılgınlığını tanımlayan “Black Friday” adı ülkemizde pandemi döneminde kullanılmış ve yapılan indirimlerle, halkın ihtiyacı olsun olmasın, alışveriş yapması teşvik edilmiştir.

Peki, yapılan indirimler gerçekten indirim mi? Yoksa bunların hepsi birer göz boyamadan mı ibaret?

Aslında bunu tespit etmek hem çok kolay hem de bir o kadar zor. Bireysel olarak bir tespit yapabilmek için önce birkaç ürünü “çılgın indirimler” öncesinde sepete atmak ve tutarı kaydetmek ardından indirim döneminde aynı ürünleri sepete atmak ve tutarı kaydedip karşılaştırmak gerekiyor. Kulağa ne kadar basit gelse de birçok müşteri bu yolu izlemediği için indirim dönemindeki fiyatın normal dönemdeki fiyattan düşük olduğunu zannediyor. -Bu arada gerçekten indirim yapan firmalar da var, haklarını yemeyelim.

“Çılgın indirim” dönemlerindeki fiyatlarla normal dönemdeki fiyatları karşılaştıran kimi yabancı kuruluşların verilerine göre gerçekten de bir indirim söz konusuymuş. Hatta bu indirimler %35’e varan rekor seviyelere de ulaşabiliyormuş. Ama bu oran da oldukça düşük bunu da belirtelim. Satılan ürünlerin sadece %14’ünde bu indirimler söz konusuymuş. Bunun yanı sıra kimi ülkelerde tüketiciyi korumaya yönelik “gerçek indirimlerden daha yanıltıcı fiyatlarla satışlar olacak” gibi çeşitli uyarılarda da bulunulmakta, söylemeden geçmeyelim.

Avrupa’daki perakendeciler tüketicileri korumak için tasarlanan Avrupa Omnibus Direktifleri uygulaması nedeniyle son 30 günlük fiyatlarını etikete yansıtmak zorundalar. Böylelikle gerçekten bir indirim olup olmadığını tüketici bir ay önceki fiyatlarla güncel fiyatları karşılaştırarak karar verebilmektedir. Bu sistem bizim ülkemizde de uygulanıyor. Perakendecilerimiz fiyatlarında yaptıkları son güncellemeleri etiketlere basıyorlar ve tüketici ürünün geçirdiği fiyat değişimlerini takip edebiliyor. Ancak bildiğim kadarıyla internet satışlarında bu takibi yapmak da hiç kolay değil.

Yetkililer uyarıyor: İndirim oranı ne kadar büyükse o kadar dikkatli olmalısınız. “%40’lık ya da %50’lik indirim görürseniz, bunun muhtemelen sahte bir indirim olduğunu anlamalısınız. Perakendeciler, insanların satın aldıkları ürünlerin en düşük fiyata aldıklarını düşünmeleri için referans fiyatı manipüle edebilir. Birçok firma ‘çılgın indirim’ döneminden önce yaptığı kampanyalı fiyatı referans gösterebilir ve tüketicinin aklını karıştırabilir.” diyor Fransızlar. Bunun için de referans gösterilen tarihlere dikkat edilmesini ve indirimin gerçek olup olmadığını birkaç siteden de kontrol edilmesini öneriyorlar.

Bir İngiliz araştırma şirketi de kendi ülkesindeki indirimleri araştırmış ve sonuç yine düşünüldüğü gibi. “İndirimli” diye satılan ürünlerin %86’sı ya aynı fiyata satılmış ya da o ürün geçmişte daha da düşük bir fiyata satılıyormuş. Yani İngilizler “indirim” diye yola çıkıp “bindirim” yapıyormuş. Birkaç örnek verilmiş mesela bir televizyonun fiyatı “çılgın indirim” döneminden üç gün önce 369 Sterlin’den 469 Sterlin’e yükseltilip indirim döneminde yeniden 369 Sterlin’e düşürülmüş. Tüketici de 100 Sterlin kâr elde ettiğini sanıp üründen almış ancak ürünün sadece birkaç hafta sonra 349 Sterlin’den satıldığını görmüş. Yani ortada yapılan bir indirim yok.

Şimdi “Ya Hoca, hiç mi bir şey almayalım?” diye düşünüyor olabilirsiniz. Tabii ki alın, ihtiyaç duyduğunuz ürünleri gerçekten indirim yapılmışsa bu fırsatları kaçırmayın. Zaten ben “sahte indirim” konusunu ülkemizdeki değil diğer ülkelerdeki örnekleriyle açıklamaya çalıştım. Bizim ülkemizde “sahte indirim” olmaz. Bunun yaşanmaması için sıkı denetimlerin olduğunu ve uygulanan cezaların da caydırıcı olduğunu biliyorum. Ancak aldığınız ürünlerin fiyat analizlerini doğru bir şekilde yapın ki içiniz de rahat olsun. Bir de bazı internet satış platformlarında satıcıların yaptığı 1 TL’lik fiyat değişikliği bile o sitelerde “indirim” olarak görüldüğü için tüketicinin buna da dikkat etmesi gerekiyor. Tüm dünyadaki istatistikler gösteriyor ki ortada bir indirim söz konusu olsa da bu indirimler tüketicilerin ya ihtiyaç duymadığı ürünlerde yapılıyor ya da gerekli ürünlerin çok azında bu indirimler yapılıyor. Tüketiciler de “indirim” algısıyla aslında ürünü normal fiyatından almış oluyor. Ürünleri satın alırken lütfen çok dikkatli olalım

Herkesin çarşısı pazar olsun, esnafımızın işleri daima iyi olsun. Ekonomimizin canlanması için alışverişin teşvik edilmesi şart. Hem esnafımız hem de müşterilerimiz bu güzel indirim döneminde hedefledikleri ne varsa onları yakalasın, ekonomimiz de biraz nefes alsın.

Gül verme istersen, diken yeter bize. Işık da vermezsen, ateş yeter bize. Hırka, tekke, post most olmasa da olur, Kilise çanları bile yeter bize.