Soner Yüksel yazdı...

Kütahya, Konya, Edirne, İstanbul gibi nice şehre “Osmanlı Şehri” diyebiliriz.

Ama Eskişehir için bunu dememiz mümkün değil.

Hali hazırda AK Parti Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan tarafından da bu tespit yapılıyor.

Gürcan, Eskişehir insanı için bireysel özgürlüklerine daha düşkün saptamasını yaparken şehrin Osmanlı değil Cumhuriyet şehri olduğunun da çiziyor.

Bu tespite kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum.

Zira Cumhuriyetin ilanına kadar Eskişehir hep Kütahya, Konya, Bursa gibi şehirlerin uç beyliği, nahiyesi, sultanönü gibi nispeten ikinci planda kalmış.

Lakin Atatürk’ün Kurtuluş mücadelesi öncesi ve sırasında Eskişehir’e karşı olan sempati ve güveniyle şehrimiz hem vilayet hüviyetine kavuşmuş, hem de kamu yatırımlarının beşiği haline gelmiş.

TCDD’nin merkez üssü yapılmış…

Şeker Fabrikası yapılmış…

İlk Danıştay Mahkemesi o dönemlerde Eskişehir’e kurulmuş…

Hava Harp Okulu ve bakım tesisleri burada hayat bulmuş.

Devlet Hava Yolları adıyla ilk resmi uçak seferi bu şehirden havalanmış.

Sanayi, tarım, ticaret konusunda Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvikleri ile Eskişehir ciddi bir kalkınma ve şehirleşme süreci yaşamış.

Demem o ki bu şehre boşuna Cumhuriyet şehri ve insanına boşuna Cumhuriyet aşığı ve bekçisi demiyoruz…

Cumhuriyetin kazanımlarının ne denli kıymetli olduğunu bildiğimiz için Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e karşı farkındalığı yüksek ve savunmacı bir yönümüz var.

Son dönemde stat ismi tartışmasıyla ortaya çıkan refleksi sadece siyasi bir kavgaya ve rant kavgasına bağlamak özellikle iktidar partisi temsilcileri adına gerçekten talihsiz bir savunma.

Maalesef stat ismini ısrarla Atatürk yapmak istemeyen, yüz binlerce yaşayanın isteğini yerine getirmek yerine Ankara’nın isteğini şehre dayatmak isteyen iktidar temsilcilerimiz var.

Ve şehrin bu noktada ki isyanını, itirazını anlamak yerine bu durumu siyasi bir kutuplaşma ürünü olarak değerlendiriyorlar.

Daha da vahimi, iktidar olmanın istediğini yapabilme hürriyetine sahip olmak olduğunu ima ederek, siz iktidar olursanız istediğiniz ismi koyarsınız gibi hem düşündürücü hem de tartışılan isim Atatürk değil de sanki siyasi bir figürmüş gibi ciddi manada hayal kırıklığı yaratan açıklamalar okuyoruz.

Evet hayal kırıklığı yaşıyoruz. Küçük bir kesim dışında stadyum ismi Fethi Heper olsun diye talepte bulunan ve bunu savunan yok.

İktidar temsilcileri elbette partisinin kararı karşısında ya savunma ya da sessiz kalma gibi bir yolu tercih ederken, vatandaştan aynı eğilimi göremedikleri ortada.

Siyasetçilere, partiye ya da bazı marjinal oluşumlara şirin gözükmek için bu kararı savunan, menfaatleri vicdanının ve aklının iki adım önünde olanlara bir şey anlatmak imkansız.

Lakin bu süreci üzüntüyle takip eden AK Partililer dahi hiç sayılması Eskişehir’de iktidarın neden oy kaybettiğinin de en büyük alametleri…

Havalimanına Hasan Polatkan ismini verip ardından o limandaki resmi seferlerin iptal edilmesi, özel seferlerin ise Zafer ve Yenişehir Havalimanına kaydırılmasına sessiz kalanlar.

Millet Bahçesine Recep Tayyip Erdoğan’ın adını verip, bahçenin içindeki tadilat ve estetik eksikleri görmezden gelen,
2013 Yılında Türk Dünyası sürecini başlatıp, slogan olarak “Dilde, İşte, Fikirde Birlik” diyen İsmail Gaspıralı’nın sözünü slogan yapan Gaspıralı’nın rutubetten çürüyen evi ve eserlerini görmezden gelen,

Yani saygı ve sevgiyi samimiyetten çok popülizm zanneden ve ismi vermekten öte geçmeyen zihinlere, Atatürk’ün ismini tartışmanın sebebini sanırım açıklamak mümkün değil.

Ha altını çizmek gerekirse ben Fatih Sultan Mehmet ilkokulunun Gülay Kanatlı olarak değişmesine de, Hasan Polatkan Bulvarı isminin değişmesine de yani alışılmış isimlerin ne gerekçe olursa olsun değişmesine karşıyım.

Dolayısıyla stadyum isim tartışmasını da ne olursa olsun kabul etmiyor ve günlerdir dijital günlük gazetemizin sürmanşetinde yer aldığı gibi “Bizim İçin Atatürk” diyerek yazımı noktalıyorum.