Biz mağduru seven insanlarız.

Kim olduğuna, ne yaptığına bakmadan tarafımız ezilen, haksızlığa uğrayan, zorda bırakılandan yana olur.

Birileri kavga ederken bile seyirci kalamayız. 3 kişi bir kişiye saldırıyorsa sebebine bakmadan dalarız ortaya, böyle adaletsiz olmaz diye başımızı dahi belaya sokarız.

Biz ülke insanı olarak birçok konuda eksik, hatalı, duyarsız olsak dahi mağduriyet konusunda süzgeçleri açık insanlarız.

Düşmanımız bile adil bir ceza alsın isteriz. Allah düşmanıma bile vermesin diyecek kadar bazı şeyleri birbirinden ayırmasını bilen reflekslere sahibizdir.

O yüzden bu ülkede mağdur olmaktan korkmayanlar, her türlü yarışa 3-0 önde başlarlar.

Nitekim Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel yolculuğundaki çıkış noktası mağduriyetti.

Hem ülkede başörtüsü ve mütedeyyin insanların mağduriyeti, özellikle merhum Erbakan’ın yaşadığı mağduriyet hem de okuduğu şiirle hapis cezası alan Erdoğan mağduriyeti birleşince ortaya sürpriz ve 20 yıldır süren bir iktidar çıktı.

Ancak görünen o ki bu mağduriyetin son kullanma tarihi yavaş yavaş sona eriyor.

Yaklaşık 1 ay önceydi…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili videosunu izledim. Hemen ardından sosyal medyama ufak bir not düştüm.

İmamoğlu’na karşı mesafeli olanlar, eskisi kadar sempatik bulmayanlar hatta tepki gösterenler dahil, Süleyman Soylu’nun videosundan sonra tekrar İmamoğlu’nu sevmeye başladılar” dedim.

Dün İmamoğlu ile ilgili mahkeme kararı ise bunun adeta tescili oldu.

 2 gün öncesine kadar heyecanı kalmayan, 6’lı masa ile umduğunu bulamayan, Erdoğan karşısında İmamoğlu seçeneğini kabul edemem diyenler de dahil toplumun büyük bir kısmı söylemini değiştirdi.

Çünkü toplumun vicdanında İmamoğlu gerçek bir “mağdur” oldu.

Zaten tekrarlanan İstanbul seçimlerinde bir mağduriyet yaşamıştı. İkinci kez kazanınca bu mağduriyet rafa kaldırıldı ama unutulmadı. Üstüne üstlük bu hapis cezası insanlar tarafından siyasi, orantısız ve çok adaletsiz bulununca İmamoğlu CHP’nin yıllardır uğraşıp yapamadığı güç birliğini tek başına yakalamış oldu.

İmamoğlu gayri resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Adayı olduğunu dün akşam itibariyle herkese ilan etti.

Bu olay yaşanmamış, böyle bir ceza verilmemiş olsaydı, Kılıçdaroğlu çıkıp bizim adayımız İmamoğlu deseydi inanın bu kadar karşılık bulmaz hatta neden Mansur değil diye pek çok kişi bu adaylığı tartışırdı.

Gelinen noktada İmamoğlu aday olursa oy bile kullanmam diyen insanların dahi artık aday olmalı dediği, kucakladığı bir aktöre dönüştü İmamoğlu…

Sadece Ak Parti muhalefeti değil bizzat Ak Partililer ya da Cumhur ittifakının paydaşları da aynı şeyi düşünüyor.

Görünen o ki Ak Parti ya toplum mühendisliği konusunda yıllardır iyi yürüttüğü melekeleri yitirdi ya da parti içinde Erdoğan’ın dahi kontrol edemediği, engel olamadığı kadar büyük bir hesaplaşma var.

Yoksa bu kadar bariz bir hatayı CHP istese kurgulayamazdı…