Eskişehir kendine münhasır ve eleştirsek bile aidiyet duygusunun hala kırsal samimiyetle devam ettiği bir şehir. 

Başka şehirde ETİ kamyonu görünce mutlu olan, marka tercihini şehirden yana kullanan Eskişehirspor dışında başka takım tutmayı kendine ar gören o kadar çok insan var ki…  

Belki genetik bir miras, belki algıda seçicilik, belki de bilinçli bir tercih olarak böyle bir tavrın taraftarıyım. Bunun korunması, abartılması hatta şehrin mesleki kurumlarının buna yönelik farkındalık projeleri geliştirmesini bile sonuna kadar desteklerim. 

Çünkü şehir markaları adına son yıllarda eskisi kadar güçlü, eskisi kadar çeşitli ve eskisi kadar iddialı değiliz. 

Son 20 yılda bu süreci bozan, aidiyet duygumuzu güçlendirebilecek birkaç örnek var. 
Bunlardan birisi artık uluslararası pazarda devleşen Lava, birisi Corelli bir diğeri ve her gün karşımıza çıkanı ise şüphesiz Donas diyebilirim. Donas’ın altını ise özellikle çizmek istiyorum, neden mi? 

Bazı gazeteci dostlarla zaman zaman bir araya geliyor ve kendimizce gündemi değerlendiriyoruz. Geçtiğimiz günlerde de yakında zevkle izleyeceğiniz bir programı konuşmak için bir araya geldik. 

O akşam bizleri sadece selamlamak isteyen Donas markasının mimarı sevgili Kenan Araz ise herhalde masamıza geldiğine pişman olmuştur. Çünkü selamlama ile başlayan sohbet birkaç meraklı soru ile saatlere yayıldı. Fakat hamurunda Eskişehir de olan ve Türkiye’de markalaşan bir firmanın geldiği yer ile sanırım hepimiz ayrı bir gurur duyduk. 

Gelelim o çoğumuzun bilmediği detaylara… 

Bu şehirde Üniversite okumak için gelen nice isimden birisi olan Kenan Araz bir yandan da ticaret yapayım diye düşünüyor. 

1997’de İskenderun’da açılan Donas’ın ilk şubesinin 2003 yılında Eskişehir’de açılması için öncü oluyor. 
Başta öğrenciler olmak üzere şehir bu lezzete büyük bir teveccüh gösteriyor ve Eskişehir’de peş peşe diğer şubeler açılıyor. 

Sonra bu lezzeti başka şehirlere taşıyalım diyor ve faaliyetlerini genişletiyorlar. 

Günün sonunda Donas 30 ayrı şehirde 62 şube ve 2000’e yakın çalışanıyla bugüne kadar franchise vermeden büyüyebilen nadir yemek zincirlerinden biri olarak bir Türkiye markasına dönüşüyor. 

Başarı konusunda en iddialı detayları şüphesiz standart ilkeleri…
Ürünler tek bir noktadan dağıtıma çıkıyor, ustalar tek bir yerde eğitiliyor ve personel tercihi referansları alınarak dinamik ve çalışkan kadrolardan oluşuyor. 

Ülkenin dışına çıkıp Bulgaristan’da da bir şube açmışlar. Ve amaçları bir dünya markası olmak, bu konuda iddialılar. 
Fakat bugüne kadar franchise fikrine pek sıcak bakmamışlar. Kenan Araz neden franchise işine girmediğini şöyle açıklıyor. “bizim için kullanılan üründeki doğallık, kalite ve tazelik çok önemli bir detay. Bu konudan gram taviz vermedik. Kalite ve imajımıza en ufak zarar gelsin istemedik. Bu yüzden franchise konusuna sıcak bakmadık. Ancak bir süredir bu konuda ciddi bir baskı var. Çok net kıstaslar ve sınırlı bir sayı ile franchise fikrini değerlendirmeye alacağız” 

Bu arada firmanın büyümesi sadece Donas ile sınırlı kalmamış. Harbiye Otel, Harbiye Restourant ve Black Fish Restourant gibi seçkin işletmeleri de şehre kazandırmışlar. 

Ayrıca sevgili Kenan Araz bir yandan bir ticari başarı öyküsüne sahip ama diğer yandan yakından tanıdığım birisi olarak Eskişehir’e ciddi katkılar sunan bir isim. 
Konuşulmasını pek sevmese, istemese bile nice sosyal projede taşın altına elini koyan bir isim. Hem dezavantajlı vatandaşlar hem de şehrin sporuna açıklanmaması kaydıyla nice katkılar verdi. Yani bir Türkiye markası olarak çıkış yaptığı şehre vefalı davranmayı ihmal etmiyor. 

Dahası da var ama şimdilik bunları aktarayım, yıllardır pek çok kez dost ortamında bulunmamıza rağmen benim bile yeni öğrendiğim bu detayları sizlerle de paylaşayım istedim. 

Çünkü şehir olarak daha fazlasına ihtiyacımız var. Aidiyeti başarıya dönüştürecek ve gurur duyabileceğimiz başarılara...